7.Soru;
Aişe (R.a), (Hz.) Muhammed'in (S.a.v.) Miraç Hikayesine İnanmaz.. Muhammed'in
En Yakınındaki Bu İsmin Miraca İnanmaması Ama Tüm İslam Aleminin Miracın
Gerçek Olduğuna İnanması Tuhaf Değil Mi? |
Allah’ın Varlığını İslam’ın
Hak Olduğunu Peygamberimizin Nübüvetini Ve Mucizeleri Kabul Etmek Başkadır !
Kabul Etmemek Başkadır , Ama Yalan Ve İftira İle Gerçekleri Çarpıtmak Bütün
Bütün Başkadır !.. Tuhaf Olan Şey İse: Bu
Esasen Aslında Tipik Bir Ateist Ve Deist Davranışıdır , Şöyle ki; Önce Hususen Tamamen
Taraflı Ve Yanlı Bir Şekilde Bahusus Peşin Hükümlü Olarak Allah’a , Kur’an-ı
Kerime Ve İslam’a, Ve Peygamberlere Bakıyorlar. Sonra ; Aynı Nazarla ,Önce Kendi Hayal Alemlerinde Saçma Sapan Bir Allah
, Kur’an , İslam Ve Peygamber İle İlgili Bir Felsefe Oluşturuyor. Sonra Bu
Felsefeyi Kendi Yalanları İle Besleyip Büyütüyor Büyütüyor En Sonunda da Yalan
Ve İftira Obez Oluyorlar. Ondan Sonra Kendi Yalanlarına Kendilerini de
İnandırıyorlar. Ve Gelinen Noktada Kendi Uydurdukları Kendi Yalanlarını Gene
Kendileri Akla Mantığa Uymuyor Deyip Kendi Kendilerine Eleştiriyor Ve İnkar Ediyorlar !.. Oysa
ki Onların Bu Uydurduğu Tanrılarına Ve Din’e Bizde İman Etmiyor. Uydurdukları
Dine Bizde İnanmıyoruz…
Şimdi Bu Yalan İftira Ve İddialarının Ben Neresini
Düzelteyim ? "Çocuğu Olmayan Hazreti Davut,
Allah'a Dua Etmiş, 'Ya Rabbi Bana Bir Kız Çocuğu Ver, Onu Sana Kurban Edeyim'
Demiş. Dua Tutmuş, Davut, Kızının Adını Ayşe Koymuş, Gel Zaman Git Zaman,
Çocuğun Kurban Edileceği Zaman Gelmiş, Hazreti Davut Kızı Yatırmış, Tam
Boğazını Kesip Kurban Edecekken, Azrail, Gökten Bir Keçiyle Çıkagelmiş, 'Kızı
Bırak, Al Bu Keçiyi Kurban Et' Demiş"!
Dinleyenlerden Biri Dayanamamış: "Yahu Bunun
Neresini Düzelteyim; Hz. Davut Değil Hz. İbrahim; Kız Değil Erkek; Ayşe Değil
İsmail; Azrail Değil Cebrail; Keçi Değil, Koç"!
Hal
Böyle Olunca Geriye Cevaplanacak Bir Şey Kalmıyor ! Yalanın Uydurma Ve İftiranın
Neresini Cevaplayalım? Müdde-i İddasını İspatla Mükelleftir. Burada Onların
Yalanlarını Cevaplamak Yerine Doğru Bilgiye Ulaşmak İçin Doğru Soruları Gene
Ben Soruyorum:
Soru : Miraç'ı
Nebinin Vuku Bulması Hususunda Hz. Aişe Ve İbn Abbas'ın Ve Diğer Tüm
Sahabe Cumhur Ulemanın Görüşleri Nelerdir?
Son Söyleyeceğimizi En
Son Söyleyelim. Efendimiz Mekkeden Mescid-i Al Aqsaya Oradan da Göklere Hem
Bedenen Hemde Ruhen Yükselmiş Allah’la Mukabele Edip Geri Dönmüştür !..
Hadis Kaynakları İle Siyer Ve Delâil Kitaplarında İsrâ
Ve Mi‘Racla İlgili Birçok Rivayet Mevcuttur. Buhârî Ve Müslim’de Yer Alan
Rivayetlerin Ortak Noktalarına Göre Olay Şu Şekilde Cereyan Etmiştir: Bir Gece Resûlullah,
Kâbe’de Hicr Veya Hatîm Denilen Yerde İken - Bedeniyle Birlikte Uyanık Bir Şekilde -
Cebrâil Geldi; Göğsünü Açtı, Zemzemle Yıkadıktan Sonra İçine İman Ve Hikmet
Doldurup Kapattı.
Burak Adlı Bineğe Bindirip Beytülmakdis’e Götürdü. Resûl-İ Ekrem Mescid-İ Aksâ’da İki Rek‘At Namaz Kılıp
Dışarı Çıktığında Cebrâil Biri Süt, Diğeri Şarap Dolu İki Kap Getirdi. Resûlullah
Süt Dolu Kabı Seçince Cebrâil Kendisine “Fıtratı Seçtin” Dedi, Ardından Onu
Alıp Dünya Semasına Yükseltti. Semaların Her Birinde Sırasıyla Âdem, Îsâ, Yûsuf,
İdrîs, Hârûn Ve Mûsâ Peygamberlerle Görüştü; Nihayet Beytülma‘Mûr’un Bulunduğu
Yedinci Semada Hz. İbrâhim’le Buluştu. Sidretü’l-Müntehâ Denilen Yere
Vardıklarında Yazıcı Meleklerin Kalem Cızırtılarını Duydu Ve Allah’ın Huzuruna
Çıktı. Burada Cenâb-I Hak Elli Vakit Namazı Farz Kıldı. Dönüşte Hz. Mûsâ, Elli
Vakit Namazın Ümmetine Ağır Geleceğini Söyleyip Allah’tan Onu Hafifletmesini
İstemesini Tavsiye Etti. Namaz Beş Vakte İndirilinceye Kadar Hz. Peygamber’in Huzûr-İ
İlâhîye Müracaatı Ve Mûsâ İle Diyalogu Devam Etti (Buhârî, “Ṣalât”, 1, “Tevḥîd”,
37, “Enbiyâʾ”, 5, “Bedʾü’l-Ḫalḳ”, 7, “Menâḳıb”, 24, “Menâḳıbü’l-Enṣâr”, 42; Müslim,
“Îmân”, 259, 262-263, “Feżâʾil”, 164)
Değerli
Kardeşlerimiz, Öncelikle İfade Edelim
Ki, İsra Ve Miraç Konusunda Olduğuna Dair Bir İhtilaf Ayetle Sabit
Olduğu İçin Kesinlikle Yoktur !.. Hz Aişe Miracı İnkar Etmesi İslam’ı Kuranı
İnkar Etmesi Olacağı İçin İddia Edildiği Gibi Hz Aişe Miracı İnkar Etmemiştir
!... Aksine Her Müslüman Gibi Tastik Etmiştir ! Miraç Hakkında ki İhtilaf Ruh
Ve Bedenle mi? Yoksa Sadece Ruhuyla mı Olduğudur !...
Bu Konuda Farklı Görüşler Olmakla Beraber Sahabelerin Ve Daha
Sonra ki İslam Alimlerinin Çoğunluğuna Göre Miraç Hem Ruh Ve Hem De Cesetle
Birlikte Meydana Gelmiştir. Esasen Bu Konudaki Âyet Ve Hadisler İncelendiği Ve Miraç'ın
Mekkeli Müşrikler Arasında Meydana Getirdiği Yankı Dikkate Alındığında
Çoğunluğun Görüşünün Doğru Olduğu Yani Miraç'ın Hem Ruh Ve Hem De Cesedle
Birlikte Olduğu Anlayışıdır.
Miraç Olayının Gerçekliğinde Tüm Müslümanlar
Birleşmişlerdir. Ancak Olayın Gerçekleşme Biçimi Islam Bilginleri Arasında
Görüş Ayrılıklarına Neden Olmuştur. Buna Göre İbn Abbas'ın Da
İçinde Bulunduğu Bazı Bilginlere Göre Miraç Olayı Uykuda Gerçekleşmiştir. Hz. Aişe (Ra)'Nin De
Bulunduğu Bazı Bilginlerle Mutasavvıfların Büyük Çoğunluguna Göre İse, Uyanık
Durumda İken Ama (O Zamanın Avamının Aklına Yakınlaştırmak İçin İzahını ) Ruhuyla
Gerçekleşmiştir Demişler. Bilginlerin Büyük Çoğunluğuna Göre İse
Uyku Durumunda Ve Rüyada Değil, Uyanık İken Gerçekleşmiştir. Fakat Bu Görüşü
Savunanlar Da Miraç'ın Yalnız Ruhla Mı, Yoksa Hem Ruh, Hem De Bedenle Mi Olduğu
Konusunda İkiye Ayrılmışlardır. En Son : Sonraki Kelamcıların Teknolojinin de
Gelişmesi İle Birlikte Büyük Çoğunluğuna Göre Miraç Olayı Uyanıkken Hem
Ruh, Hem De Bedenle Gerçekleşmiştir.
Miraç'ın Vukuu Hakkında Selef Ve Halef İttifak Etmiş
Oldukları Halde, Miraç'ın Keyfiyeti, Yani Ne Şekilde Olduğu Hususunda
Aralarında Bazı İhtilaflar Olmadı Meselenin Olmadığından Değil Her Asra Uygun
Bir İfade Tarzının Bulunması Zenginliğindendir. Eğer Rüya Ruh İzahı Olmasa İdi
Bugünkü İlime Sahip Olmayan Müslümanların Hem Sahabe Döneminde Olsun ,Hem de
İslam Coğrafyasının Genişlemesi Ve Yunan Filozoflarının Sorularına Karşı Bugün 2.
3. Boyutu, Uzay Zaman İlmini Ve Işınlanma Teknolojisinin Konuşulmadığı Tek
Ulaşım Aracının Bir Katır Olduğu Bir Dönemde Bu İfade Edilemez Müslümanların
Ruhu Ve Kalbinde Bir Manevi Yara Akıllarında Büyük Bir Soru Açılabilirdi.
Soru: Demek ki Sahabe Ve İslam Alimleri Miraç Hususunda İttifak
Etmişler. Peki Hz Aişe’nin Bu Konudaki Hadisi Nasıldır ?
El Cevap: Hz. Ayşe (R.A.), Meseleyi Aktarırken "Muhammet (S.A.V)'İn Cesedi, Miraç
Gecesi Ayrılır Olmadı." Diyor. Selef Ve Halefin Ekserisi
İle Cumhur-U Ulema İse, Miraç'ın Hem Ruh Ve Hem Cesetle Olduğunu Kabul Etmişler
Ve Bu Hususta Kuvvetli Deliller Getirmişlerdir. Hz. Ayşe (Ra)'Nin Sözünü "Ceset Ruhtan Ayrılmadı, Beraber Miraç
Etti." Diye Diye Tevil Etmişlerdir.
Miraç Mucizesinin Sadece
Ruhen Gerçekleştiği Görüşünü Benimseyenler, Hz. Aişe Validemizin "انما كان الاسراء بروحه ولم يفقد جسده" Şeklindeki İfadesini “Beden Olmaksızın Sadece Ruhen
Gerçekleşmiştir.” Şeklinde Anlıyorlar.
Halbuki, İbn Kayyim El-Cevziyye’nin
De Dikkat Çektiği Üzere, Hz. Aişe Ve Hz. Muaviye’den Aktarılan Bilgilerdeki
İnceliğe Bakarsak Bu Rivayette “Beden
Olmaksızın Sadece Ruhen Gerçekleşmiştir.” Denilmiyor.
Aksine, Her İki Sahabeden Gelen Bilgide “Cesedinden Ayrılmaksızın Ruhiyle Gerçekleşmiştir.” Denilmektedir.
Demek Ki, “Sadece Ruhen
Olmuştur.” İle “Cesedinden
Ayrılmaksızın Ruhiyle Gerçekleşmiştir.” İfadeleri Arasında
Önemli Bir Fark Vardır. (Bk. İbn Kayyim El-Cevziyye, Zadu’l-Mead, 2/54)
Allâme-i Sâni Saadettin
Teftezani İse Şöyle Demektedir: "Resulüllahın
Miraç'ı, Uyanık Halinde Ve Bedeni İle Olmuştur. Mescid-İ Haram'dan Mescid-İ Aksa'ya
Kadar Olan Kısmı Kitapla Sabittir. Delili Kesindir. Semaya Kadar Miraç İse,
Meşhurdur. Semadan Arşa Ve Diğer Yerlere Gitmesi İse, Haber-İ Ehad İle
Sabittir." (Teftezani,
Şerhu'l Akait/174)
“Sana Gösterdiğimiz
Rüyayı İnsanlar İçin Fitne Ve İmtihan Eyledik.” İbni Abbas’ın Buharideki Rivayetine Göre Rüyadan Maksat,
Miraç'dır. Bundan Dolayı Miraç’ın Uyku Esnasında Vukubulduğunu Söyleyenler Bu
Ayete İstinat Etmektedirler. Fakat İbni Abbas Bu Ayetten Bahsederken Şu Sözleri
De Söylüyor:
"Resuli
Ekrem Bu Rüyada Gördüklerini, Gözleriyle Gördü.”
Demek Ki Bu Rüya Alelade Bir Rüya
Değildi.O Zamanın İkinci Üçüncü Boyut Tanımlaması Bilimsel Olarak yapılmadı
İçin Bunu İfade Ederken Bu Rüya, Ruhen Cisim Kayıtlarından Azat Olarak Melekut
Aleminde(Yani Farklı Bir Boyuta Geçmiş) Seyri İdi.
Soru : Nasıl, Bir İnsan
Cismiyle Binlerce Sene Mesafeyi Birkaç Dakika Zarfında Kateder, Gider,
Gelir?" Şeklindeki Bir Suale Özetle Şöyle Cevap Vermektedir:
"Dünya Gibi Ağır Bir
Cisim, Fenninizce Senelik Hareketiyle Bir Dakikada Takriben Yüz
Seksen Sekiz Saat Mesafeyi Alır. Takriben Yirmi Beş Bin Senelik Mesafeyi Bir
Senede Alıyor. Acaba Şu Muntazam Hareketleri Ona Yaptıran Ve Bir Sapan Taşı
Gibi Döndüren Bir Kudret, Bir İnsanı Arş'a Götürüp Getiremez Mi? Güneşin Çekim
Gücü Denilen İlâhî Bir Kanunla Mevlevî Gibi Etrafında Pek Ağır Olan Dünyayı Gezdiren
Bir Hikmet, Rahmet Cazibesi Ve Muhabbet İnci-Zabiyle Bir İnsan Cismini Şimşek
Gibi Arş'a Çıkaramaz Mı?"
"Cenab-I Hak Kendi Sanat Eserlerini, Mülk Ve
Melekûtunu, İnsanlığın Amellerinin Uhrevî Neticelerim Göstermek İstemiştir. Öyleyse Görülecek
Âlemler İçin Gözünün, İşitilecek Şeyler İçin De Kulağının Arş'a Kadar Beraber
Olması Lâzım Olduğu Gibi, Ruhun Sonsuz Vazifelerini Görecek Olan Mübarek
Cisminin De Arş'a Kadar Beraber Olması Akıl Ve Hikmet Gereğidir. Nasıl
Ki, İlâhî Hikmet Cennette Cismi Ruha Arkadaş Ediyor. Çünkü İbadet Vazifelerini
Gören, Acı Ve Lezzetlere Sebep Olan Cesettir; Elbette O Mübarak Ceset Ruha
Arkadaş Olacaktır. Madem Cennete Cisim Ruh İle Beraber Gider, Elbette Cennetü'l
Mevlanın Gövdesi Olan Sidretü'l-Müntehâ'ya Yükselen Resûl-İ Ekreme Mübarek
Cesedini Refakat Ettirmesi Aynı Hikmettir."
Peygamberimizin Miraca Bizzat Bedeni Ve Ruhu İle
Birlikte Çıktığını En Güzel Bir Tarzda İzah Eden Âlimlerin Sözleri Başka Bir
Açıklama Gerektirmeyecek Kadar Açıktır. Artık Bundan Sonra "Resulullah Sadece
Ruhu İle Miraca Çıkmıştır" Sözleri Mesnetsizdir.
Açık Olarak Belirtilen Âyet Ve Hadislerin İzahlarına Ters Düşmektedir.
Not: Hz. Aişe Ve Hz. Muaviye'den Rivayet Edilen
Farklı Yorumları Da Değerlendiren Alimler, Söz Konusu Rivayetlerin Hadis Tekniği Açısından
Problemler Taşıdığını Ve Zayıf Olduğunu Söylemişlerdir
(Kurtubî, Cami, 10/208; Kestelî, Haşiye, S. 174-175; Mustafa Sabri Efendi, Mevkıf,
4/199)
Sual: Miraç Mucizesi Ne Zaman Ve Nasıl Gerçekleşmiştir?
Cevab: Miraç Mucizesi, Hicretten 1,5 Sene Önce, Receb Ayının
27. Gecesi, Resûlullah (Sav) Mekke’de İken Gerçekleşmiştir. O Gece Cebrail (As),
Burak Adı Verilen Bir Cennet Bineği İle Resul-Ü Ekrem (Asm)’I Alarak Önce Kudüs’e,
Mescid-İ Aksa’ya Götürmüştür. Yolculuğun Bu Kısmına Gece Yürüyüşü Manasında “İsra”
Adı Verilir. Burada Bütün Peygamberlerin Ruhlarına (As) İmam Olarak Namaz Kıldırdıktan Sonra Semaya
Yükseltilmiş, Yedi Kat Semayı Geçmiş, Cennet Ve Cehennem’i, Sidretül Münteha’yı
Görmüş; Daha Sonra Arş-I Alâ’yı Da Geçerek Bütün Kâinatı Geride Bırakmış, Kab-I
Kavseyn Denilen Makamda Allahü Tâlâ İle Perdesiz Olarak Görüşmüş, Nihayetsiz
Güzel Olan Cemal’ini Görmüş Ve Kelâmını İşitmiş, Rabbi’nin Sohbetiyle Müşerref
Olmuştur. Bu Uzun Yolculuktan Dönüşü İse Bir Anda Gerçekleşmiştir.
Sual: Miraç Mucizesi Kur’an’da
Açıkça Anlatılıyor Mu?
Cevab: İsra
Suresi, Miracın Kudüs’e Kadar Olan İlk Kısmını Açıkça Anlatan Bir Ayetle, Şöyle
Başlar: “Kendisine Âyetlerimizden Bir Kısmını Gösterelim Diye, Kulunu (Muhammed’i)
Bir Gece Mescid-İ Harâm’dan, Etrâfını Mübârek Kıldığımız Mescid-İ Aksâ’ya (İsrâ
-Gece Yürüyüşü- İle) Götüren (Allah, Her Türlü Noksanlıktan) Münezzehtir.” Ayetteki Bu Gayet Açık İfadeler Sebebiyle İslam
Âlimleri, İsra’yı, Yani Bir Gecede Mescid-İ Aksa’ya Gittiğini İnkâr Eden Kâfir
Olur Demişlerdir. Çünkü Bu İnkâr, Kur’an’ı Yalanlamak Manasına Gelir.
Miraca Yükselişi İse Kur’an’da Necim Suresi’nde Şu
Ayetlerle Anlatılır: “Kendisine (O
Vahyi), Kuvveleri Şiddetli, Mükemmel Bir Akla Sâhib Olan (Cebrâîl) Öğretti. Bunun
Üzerine Doğruldu. Ve O, En Yüksek Ufukta İdi. Sonra Yaklaştı, Derken Daha Da
Yaklaştı. O Kadar Ki, Kāb-I Kavseyn (İki Yay) Kadar Veya Daha Da Yakın Oldu! İşte
(Allah) Kuluna Vahyettiğini, Vahyetti. (Gözleriyle) Gördüğünü, Kalb(İ)
Yalanlamadı.”
Bu Ayetlerde, Peygamberimiz (Sav)’İn İsmi Açıkça
Zikredilmediğinden Ve Mevzu Bir Derece Kapalı Olduğundan, İslam Âlimleri Miracı
İnkâr Eden Kâfir Olmaz, Fakat Ehl-İ Bid’a Olur Demişlerdir.
Sual: Peygamber Efendimiz (Sav)’İn
Miraca Çıktığını İnkâr Eden Bir Dinsize Miraç Nasıl İsbat Edilebilir?
Cevab: Mi'rac Mes'elesi, İmanın Temel Rükünlerini Kabul
Etmeyen Dinsizlere Bizzât İsbat Edilmez. Çünkü Allah'ı Bilmeyen, Peygamberi Tanımayan
Ve Melaikeyi Kabul Etmeyen Veya Semavatın Varlığını İnkâr Eden Kimselere Mi'racdan
Bahsedilmez. Öncelikle İmanın Rükünleri İsbat Edilip Daha Sonra Miraç Onlara
Dayanarak İsbat Edilebilir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Miraç Risalesi’nde Bu
Yolu Takib Ederek Miraç Gibi Kabulü En Zor Bir Meseleyi, Dinsiz Birinin Dahi
Kabul Edebileceği Bir Katiyetle İsbat Etmiştir.
Sual: Miracın Hakikati
Nedir? Miraç Deyince Ne Anlamamız Gerekir?
Cevab: Miraç, Peygamber Efendimiz’in (Sav) Mânevî
Makamlarda Ve Kemalat Mertebelerinde Yükseldiği Mânevî Bir Seyahattir. Yani Sıradan
Bir Yolculuk Değil, Bir Terakki, Manevî Bir Yükseliştir. Cenab-I Hak Bu
Seyahatle, Bütün Âlemlere Rahmet Olarak Gönderdiği Resûlüne Yedi Kat Semadaki
Saltanatının Merkezlerini Ve Oralarda Tecelli Eden Esmâ-İ Hüsnâ’sını Göstermiştir.
Şâhid Olduğu Bütün O Tecellîler, Mübârek Ruhundaki Bütün Kâbiliyetleri İnkişaf
Ettirmiş Ve Kâinatta Tecellî Eden Bütün Esma-İ Hüsnâ’ya En Yüksek Derecelerde
Mazhar Olmuştur. İşte Bu Esma-İ Hüsnâ’ya En Yüksek Derecede Mazhariyet, Mirac-I
Ahmedî Sırrıdır.
Bu Şekilde Manen Terakki Ede Ede, Tâ Cenâb-I Allah İle
Perdesiz Konuşup Görüşecek Bir Kâbiliyete Ulaşmış Ve Bütün Kâinatı Geride
Bırakarak Kab-I Kavseyn Makamında Âlemlerin Rabbi Olan Allah’ın Perdesiz
Cemaline Ve Hitabına Mazhar Olmuştur.
Miraç İle Sevgili Peygamberimiz (Sav), Kâinatın Sultanı
Olan Allahu Teâlâ’yı En Yüksek Bir Mertebede Bilmiş Ve Tanımış, O’nun Şu Âlemi
Yaratmaktaki İlâhî Maksadlarını En Yüksek Bir Şuur İle Anlamıştır. Böylelikle,
Umum Kâinatla Alakadar Olan Peygamberlik Vazifesinin Gerektirdiği Bütün Bilgi
Ve Marifetlerle En Mükemmel Bir Şekilde Donanmış Olarak Geri Dönmüştür.
Sual: Ehl-İ Sünnet İnancına
Göre, Allahü Teâlâ Bir Mekânda Ve Bir Yönde Bulunmaktan Münezzehtir. Miraç İle
Sanki Allah’ın Bir Mekânı Varmış Ve Bir Yönde İmiş Gibi Olmuyor Mu?
Cevap: Hayır Olmaz. Allahü Teâlâ Mekândan, Yön Ve
Cihetlerden, Mahlûkata Benzemekten Münezzeh Ve Beridir. Kur’an’da Bildirildiği
Üzere, Allah Kullarına Şah Damarından Yakındır.
Fakat Kullar İle Allah Arasında Hadiste Bildirildiği Gibi Yetmiş Bin
Perde Vardır. Yani Allahü Teâlâ Yakın Olduğu Halde Kullar Perdelidir. İşte Miraç,
Sübhan Allahü Ve Teâlâ Orada Olduğu İçin Değil, O Yetmiş Bin Perdeyi Aşmak Ve
Görüşme Kâbiliyetini Elde Etmek İçin Yapılmış Bir Seyahattir. Cennet Ehli Olan
İnsanlar, Perdelerin Kalkması İle Cenâb-I Allah’ın Nihayetsiz Güzel Olan
Cemalini Görecekler Ve Kelâmına Muhatab Olacaklardır. Hâlbuki “Cennetin Çatısı
Arştır” Hadis-İ Şerifinin İşaretiyle Cennet
Arşın Altındadır. İslam Âlimleri, Cennet’te Olacak Bu Görmenin Bir Yön Ve
Mekânda Olmaksızın Olacağını Bildirmişlerdir. Kısacası Cenâb-I Allah Cennet’te Olmadığı
Gibi, Arş’ın Ötesindeki Bir Mekânda Da Değildir. Nasıl Olduğunu İdrâk Edip
Anlayamayacağımız Bir Şekilde Her Şeye Her Şeyden Yakındır Ve Mekânda
Münezzehtir.
Sual: Resul-Ü Ekrem (Asm)
Miraç Gecesinde Allah’ı Gördü Mü?
Cevap: Peygamberimiz (Sav)’İn O Gece Allah’ı Gördüğü
Kesin Ve Şüphesiz Bir Hakikattir. Bu Konuda İlk Dönem Âlimlerinden Bazıları
Karşı Görüş Beyan Etmişse De Sonraki Gelenlerden, İmam Eş'arî, Abdülkâdir-İ Geylânî, İmam-I Rabbânî, Taftazânî,
Mevlana Halid-İ Bağdadî, İmam Nevevî Gibi Ehl-İ Sünnetin Büyükleri Gördüğünde
İttifak Etmişlerdir. Nevevi Şöyle Demiştir: “Âlimlerin Çoğuna Göre Hz. Peygamber
(Sav), Rabbini Görmüştür.”
Üstad Bediüzzaman Hazretleri De Resul-Ü Ekrem (Sav)’İn
Miraç Gecesinde Allah’ı Gördüğünü, Miraç Risalesi’nde Şu İfadelerle
Açıklamıştır: “Sohbete Müşerref Olup, Rü'yet-İ Cemal-İ İlahîye (Allah’ın Güzelliğini
Görmeye) Mazhar Olarak (Kavuşarak), Fermanı Alıp Vazifesine Dönebilir Ve Dönmüş
Ve Öyledir.”
Sual: Allahü Teâlâ Her
Şeyden Yakın Olduğu Halde, Hz. Peygamber (Sav) Neden O Kadar Yol Gitmiştir?
Cevap: Bu Suale Üstad Bediüzzaman Şöyle Cevap Verir:
“Cenab-I Hak Her Şeye, Her Şeyden Daha Yakındır. Fakat Her
Şey, Ondan Nihayetsiz Uzaktır. Nasıl Ki Güneş'in Şuuru Ve Konuşması Olsa, Senin
Elindeki Ayna Vasıtası İle Seninle Konuşabilir. İstediği Gibi Sende Tasarruf
Eder. Belki Ayna-Misal Senin Gözbebeğinden Sana Daha Yakın Olduğu Halde, Sen
Dört Bin Sene Kadar Ondan Uzaksın, Hiçbir Cihette Ona Yanaşamazsın. Eğer Terakki
Etsen (Yükselsen), Kamer (Ay) Makamına Gelip, Doğrudan Doğruya Bir Mukabele
(Karşılaşma) Noktasına Çıksan, Ona Yalnız Bir Nevi Âyinedarlık (Aynalık)
Edebilirsin.
Öyle De, Şems-İ Ezel Ve Ebed (Ezel Ve Ebed Güneşi) Olan Zât-I
Zülcelal Her Şeye Her Şeyden Daha Yakın Olduğu Halde; Her Şey Ondan Nihayetsiz
Uzaktır. (…) Hem Meselâ: Bir Nefer, Kumandan-I A'zamın (Başkomutanın) Şahs-I
Manevîsinden (Rütbesinden) Çok Uzaktır. O Nefer, Kumandanını Onbaşılıkta
Gördüğü Küçük Bir Numune İle Gayet Uzak Bir Mesafede, Manevî Çok Perdeler
Arkasında Ona Bakar. Hakikî Onun Şahs-I Manevîsiyle Kurbiyet (Rütbesine
Yakınlık) İse; Mülazımlık (Teğmenlik), Yüzbaşılık, Binbaşılık Gibi Çok
Meratib-İ Külliyeden (Büyük Rütbelerden) Geçmek Lâzım Geliyor. Hâlbuki Kumandan-I
A'zam; Emriyle, Kanunuyla, Nazarıyla (Bakışıyla), Hükmüyle, İlmiyle, Sureten
(Görünüşte) Olduğu Gibi Manen De Kumandan İse, Bizzât Zâtıyla O Neferin Yanında
Bulunur, Görür.”
Ayrıca Dünya Ve İçindekilerin, Cenab-I Allah’ın Perdesiz
Tecellisini Kaldıracak Kabiliyete Sahip Olmadığına Şu Ayet Delalet Eder: “Mûsâ Ta‘Yîn
Ettiğimiz Vakitte Gelip De Rabbi Ona Hitab Buyurunca: “Rabbim! Bana (Kendini)
Göster; Sana Bakayım!” Dedi. (Rabbi) Buyurdu Ki: “(Sen) Beni (Bu Dünyada) Aslâ
Göremezsin; Fakat Dağa Bak, Şayet (O) Yerinde Durabilirse, O Takdirde (Sen De)
Beni Görebilirsin!” Derken Rabbi Dağa Tecellî Edince Onu Paramparça Etti; Mûsâ Da
Bayılarak (Yere) Düştü!” Elmalılı Bu
Âyeti Tefsir Ederken, “Demek Ki Musa, Dağ Dolayısıyla Olan Bir Dolaylı
Tecelliye Bile Dayanamayıp Bayıldı, Tam Ve Mutlak Bir Zatî Tecelli Olsaydı (Allah’ın
Zatı Görünseydi), Bütün Dünya Ve Muhtemelen Bütün Kâinat Bir Anda Yok Olacaktı”
Demektedir.
Netice Olarak Diyebiliriz Ki, Resûl-Ü Ekrem (Asm)
Efendimiz, Yetmiş Bin Nuranî Perdeleri Aşarak Perdesiz Görüşmeye İmkân Veren
Bir Mertebeye Yükselmek Ve Vazifesiyle Alakalı Olan Bütün Âlemler Ona
Gösterilmek İçin Miraca Yükselmiştir.
Sual: Bir İnsan, Bedeniyle
Birlikte O Kadar Mesafeyi Nasıl Gider, Gelir?"
Cevab: Koskoca Dünyaya Saatte Yüz Bin Kilometreden Fazla
Mesafeyi Kat Ettiren Ve Bütün Zerrelerle Yıldızları Nihayetsiz Kudretiyle Tutup
Çeviren Allah’ın Nihayetsiz Kudreti, Dilerse En Sevgili Bir Kulunu, Bedeniyle
Birlikte, Şimşek Gibi Bir Süratle, Elbette Arş-I Azam’ına Yükseltebilir? Cebrail
(As) Ve Melekleri Bir Kadir Gecesi İçerisinde Arş’tan Yere İndiren Ve Geri
Döndüren Rabbimiz Bundan Âciz Değildir. Sevgili Peygamberimiz (Sav) Miraçtaki Bu
Sürate İşaretle, Burak Namındaki Bineğin Adımını Gözün Gördüğü Son Noktaya
Attığını Heber Vermiştir.
Sual: Peygamberimiz (Sav)
Velîlerin Kalb Ve Ruhlarıyla Manevî Miraç Yaptıkları Gibi Değil De Ne İçin
Bedeni İle Beraber Gitmiş?
Cevab: İnsan Bedeni Görmek, İşitmek Gibi Ruhun Hadsiz
Vazifelerini Yapmasında Bir Vasıta Hükmündedir. Madem Miraca Allah’ın Saltanatının
Gökteki Acaib Eserlerini Ve Harikalarını Görmek, İşitmek Ve Şâhid Olmak Üzere
Gitmiştir Bunun En Mükemmel Ve Kusursuz Şekli Bedeninin, Gözü Ve Kulağının Da
Ruhuyla Beraber Gitmesidir. Nasıl Ki Cennet'te, Hikmet-İ İlahiye Cismi Ruha
Arkadaş Ediyor. Çünkü Ruhun En Mükemmel Çalışması Ve En Tamam İstifadesi
Cisimledir. Aynı Hikmete Binaen Miraca Bedeniyle Birlikte Çıkması Miracın En
Mükemmel Şeklidir.
Sual: Mi'racın Hikmeti
Nedir? Cenâb-I Allah Miracın Olmasını Ne İçin Dilemiştir?
Cevab: Allahu Te’alâ Miraç İle Mahlûkatın En Şereflisi Olan
İnsan Nev’i İçinden En Seçkin Ve En Sevgili Kulunu Onlar Namına Bir Temsilci
Yaparak Şu Kâinat Kitabının Bütün Sayfalarını Kendisine Okutmuş Ve Bütün
Âlemlerini Seyrettirmiştir. Bu Okuma Ve Seyir İle Kâinatın Yaratılışındaki
Bütün Maksadlar Ona Ve Onun Vasıtasıyla İnsanlara Bildirilmiştir. Hz. Muhammed (Sav)’İn
Bütün Kâinatı Geride Bıraktığı Bu Seyahatiyle, O’nun Allah Katında Ne Kadar
Değerli Ve Ne Kadar Sevgili Olduğu Ve Bütün İnsanların Onu Kendilerine Mutlak
Numune Almaları Gerektiği Apaçık Bir Şekilde Gösterilmiştir.
Sual: Mi'racın Netice Ve
Faydaları Nelerdir?
Cevab: Hadsiz Fayda Ve Neticelerinden En Mühim Beş Tanesi
Şunlardır:
1- Gaybî Olarak İnandığımız Allah, Melekler, Cennet Ve
Cehennem Gibi Bütün İman Esaslarının Hak Ve Gerçek Olduğunu İnsan Nev’ini
Temsilen İnsanların En Yücesi Görüp Gelmiştir.
2- Başta Beş Vakit Namaz Olarak İslâmiyet'in Esaslarını,
Cinlere Ve İnsanlara Hediye Getirmiştir.
3- Vaat Olunan Ebedî Ahiret Saadetini Bizzat Görmüş Ve
Ebedî Saadetin Varlığının Hak Olduğu Müjdesini Cin Ve İnse Hediye Etmiştir.
4- Allah’ın Cemalini Görmek Meyvesini Kendi Aldığı Gibi,
O Meyvenin Her Mümine Dahi Mümkün Olduğunu, Cin Ve İnse Hediye Getirmiştir.
5- İnsan, Kâinat Ağacının En Kıymetli Meyvesi Olduğu Ve Allah’ın
En Sevgili Kulları Oldukları, Mi'rac İle Anlaşılmıştır.
Yüce Rabbimiz O Miraç Sahibinin (Sav) Hürmetine, Kendisine Ulaştıracak Manevî
Miraçları Bizlere İhsan Eylesin. Amin