20.Soru; Ömer, Bir Gün Hekimoğlu Hişam'ın Furkan Suresini Bilinenden Farklı Bir Şekilde Okuduğunu Duyar Ve Bu Durumu Muhammed'e Bildirir.. Muhammed Surenin Farklı Okunmasından Rahatsız Olmaz Ve Kuran Böyle İndirilmiştir Deyip, Ardından Kuran 7 Harf Üzerine İndirilmiştir Diye De Ekler.. Bu Hadisten Anladığımız Kadarıyla 7 Farklı Kuran'ın Olması Lazım Ama Bugün Elimizde 1 Kuran Var..Geri Kalan 6 Kuran'a Ne Olmuştur? |
El Cevap: Ateist Tarafından Denilmiş ki: “Bu Hadisten Anladığımız Kadarıyla 7 Farklı Kuran'ın Olması Lazım Ama Bugün Elimizde 1 Kuran Var”
Öncelikle Ateist Birisi Burada Bunu
Anladığımız/Anladığım Kadarıyla Diyemez/Siniz !... Çünkü; Bu Gibi İslam’i
İlimlerin Istılah Konusu Olan Tüm Meselelerde Bir Usül Bir Kaide
Belirtilmiştir. Buna Uyulmaması Durumunda da Yanlış Sonuçların Ortaya Çıkması
Doğaldır. Siz İlk Gömleğinizin Düğmesini Kaydırırsanız Ve Yanlış Yerden
İliklemeye Başlarsanız Sona Geldiğiniz de İki Yakanız Bir Araya Gelmez. Aynen
Bunun Gibi de İslam’i İlimleri Veya İslami Bir Meseleyi Yorumlamadan Önce O
İslami İlim Dalında O Meseleye Vakıf Ve Mesele Hakkında Usül Öğrenmeniz
Gereklidir.. “Usulsüzlük, Vusulsüzlük Doğurur” Veya “Vusulsüzlüğümüz,
Usulsüzlüğümüzdendir.”Demiştir Üstadlar. Bir Maksuda , Bir
Hedefe Ulaşamamanın Nedeni; Maksada Ulaşmak İçin Gerekli
Yöntem Ve Metoda Uyulmamasındandır. Usul, Hem İslami İlimlerde Ve
İslami İlimlerin Alt Dallarında Hem de İslami İlimlerin Dışındaki Pozitif
İlimler Dediğimiz İlimler İçinde Geçerlidir.
Misalen : “Çanakkale
Bölgesi'ne Topçu Çıkarması” :) Diye De Formüle
Edilen 4 İşlemde Soruyu Çözmeye Başlamadan Önce Bir Metod , Bir Usül
Belirlenmiştir ( Önce Paranteziçi, Üslü-Köklü Çarpma-Bölme Ve Toplama-Çıkarma Yapılır.
Çoklu İşlemlerde İşlem Soldan Sağa Olacak Şekilde Devam Eder.) İşlem Sırasına Riayet Edilmezde
Herkes Aynı Sorudan Binbir Farklı İşlem Sonucu Çıkaracağı Gibi
Aynen
Öyle de:
Nasıl Kur’an
Okumadan, Ayetlerin Kelime Manalarını Yorumlamadan Önce
Usul-U Nahiv Ve Sarf Eğitimi Alır, ,Manasını Anlamak İçin Usül-Ü Tefsir
Okur , Hadisten Evvel Hadis Usulünü; Fıkıhtan Evvel Fıkıh
Usulünü, Ve Kelam İlmi Öğrenmeden Kelam Usulünü Bilmek Şarttır.
“Zira Usul Bilmeyenin İlmine İtibar Edilmez.” Basit Bir 4 İşlem
İçin Bile Bir Metod Bir Usül Belirlenmişken İşte İnsan, Cenab-I Hakk'ın Böyle Antika Bir San'atıdır Ve En Nazik Ve
Nazenin Ve Bir Mu'cize-İ Kudretidir Ki; İnsanı, Bütün Esmasının Cilvesine
Mazhar Ve Nakışlarına Medar Ve Kâinata Bir Misal-İ Musaggar Suretinde
Yaratılmış Olan İnsanı Yazan Kuran Ve Onu Anlatan Hadis Ve Onu Yaşayan Sünneti
Seniyeyi İlgilendiren Bir Meselede Nasıl Usülsüz Metodsuz İş Görülebilir?
Hatta
Bu Yargı Haddi Zatında Bütün İlimler İçin Geçerlidir.
Ama Bu
İlimlerin İçinde Hele De Konu, Allah’a (Cc) Vuslat Olursa Mesele Daha Da
Ciddidir. Çünkü Yol Uzun Ve Tehlikedir. Elinizde Uzakları Yakın Eden
Kur’an-ı Kerim Gibi Bir Hakikat Teleskopu ,Ufak Ve İnce Meseleleri Büyük Eden
Hadis-i Şerif Gibi Bir Mikroskop İle Bakılmalıdır. Yoksa O Yolun Tehlikesi,
Metotsuzluk Ve Yolda Şeytanın Veya Şeytani Düşüncelerin Etkisinde Kalmak
Suretiyle Meydana Gelecek Olan Maddi Ve Manevi Hatalar, Yanlışlar Ve Manevi
Yaralar , İnsanların Kafalarının Karışmasına Sebebiyet Verir. Metodu Ve
Yol Güvenliğini Bilen Refik Olmadan Vuslata Kalkışılırsa, Allah’ı
Bulayım Derken Allah’tan Olma Da Vardır İşin Sonunda. En Büyük Tehlike
De Budur. Ateist Ve Deistlerin Düştüğü Gaflet Çukuru da Tam da Budur !
Bir Misal
Verecek Olursak ;
“Hem
Meselâ, Bir Vakit Huzûr-u Nebevîde Derin Bir Ses İşitildi. Resûl-İ Ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâm Ferman Etti Ki: ‘Bu Gürültü, Yetmiş Seneden Beri
Cehennem Tarafına Yuvarlanan Bir Taşın Bu Dakikada Cehennemin Dibine Yetişip
Düşmesinin Gürültüsüdür.’ Bu Garip Haberden Beş Altı Dakika Sonra Birisi Geldi,
Dedi: ‘Ya Resûlallah, Yetmiş Yaşında Bulunan Filân Münâfık Vefat Etti,
Cehenneme Gitti.’ Peygamberin Yüksek Belîğâne Kelâmının Te’vîlini Gösterdi.”
Öyleyse
Âyet Ve Hadîslerin Tefsîrinde Ve Açıklanmasında Bu Noktaların Göz Önünde Bulunması
Gerekir. Çünkü İçtihâd Ve Tecdîd Meselesinde Ehliyet Ve Selâhiyet Gerekir.
Herkes Bu Konuda Ehliyet Sahibi Değildir. Onun
İçindir Ki Bir Sözü; “Kim Söylemiş? Kime Söylemiş? Ne İçin Söylemiş? Ne Makâmda
Söylemiş?” Temel Kâidesi Dikkate Alınmalıdır. Evet, Kelâmın Tabakâtının
Ulvîyeti, Güzelliği Ve Kuvvetinin Menbâı Şu Dört Şeydir: “Mütekellim, Muhatap,
Maksat Ve Makâm.
Aslında
Bu Meselelere Yaklaşan Kişilerde Büyük Bir Art Niyet Vardır. Çünkü Bu Meseleye
Gelinceye Kadar Kişinin Kur’an-ı Kerimi Almamış, Okumak İçin Bir Hocaya
Gitmemiş, Okumamış, Okuyup Anlamak İçin Arapça Nahiv Ve Talim Öğrenmemiş
Üzerine Namaz Kılmayan Birisi Bu Konuyu Araştırmak için Değil Fitne Çıkarmak
İçin Bunu Gündeme Getirmektedir. Esasen Bu Mevzu -Diğer Kıyas
Kabil Olacak Meseleler- Işığıyla Ayetle,Hem de İslam Tarihi İle Gelen Süreçte Cevaplanmış
Bir Sualdir. Basit Bir Google Araması Bile Doğru Bilgiye Ulaşmak İçin Yeterlidir.
Daha Büyük Vahamet İse Bu Sorunun Ateistler-Deistler Tarafından Dile
Getirilmesidir. Kendi Davalarının İspatı Olan Bir Soru Değil de İslam’i Bir
Meseleyi Ve Çözülmüş İfade Edilmiş Bir Meseleyi Gündeme Getirmeleri Kendi
Davalarının Ne Kadar Batıl Ne Kadar Çürük Olduğunun Kanıtıdır !
Ayet
Cihetiyle :
Nisâ’ Sûresi’nde
De Bu Noktaya Bakan Âyet Şöyledir: “Hâlbûki, Bu Haberi Yayacak Yerde Peygambere
Ve Mü’minlerden İhtisâs Ve Selâhiyet Sahibi Kimselere Müracâat Etselerdi,
Elbette O Kimseler, Hüküm Çıkarmaya Ehliyetli Olanlar İşin Doğrusunu
Bilirlerdi.” Nisa Suresi.83 Ayeti Kerime.
Usul-ü Tefsir Ve Usul-ü Kelam Ve
Usül-ü Siyer Ve Usül-ü E Hadis Ve Usül-ü Fıkıh Okumadan İslami Meselelerde Bir
Tedrisat ve Eğitim Almadan Bir İcazet Ve Ehliyet Sahibi “ Olmadan” Değil
Sadece İslami Meselelerde Hiç Bir İlim Ve Bilim Dalında Yorum
Yapamazsınız. Yaparsanız Vebale Girersiniz Veya Çok Aldanır Çok
Aldatır Çok Cahil Olduğunuzu Gösterirsiniz Güzel Kardeşlerim.
Misal: Benim
Muhteşem Son Model Bir Arabam Olsun. Ama “Ehliyetim
Olmasın”. Sizin De Muhteşem Bir Araba Bilginiz Olsun Hatta Arabaları
Söküp Birleştire Bilecek Kadar Üstadı Azam Olun , Sıfırdan
Bir Araba Yapma Kabiliyetine Sahip Olsanız Ama “Ehliyetiniz O L M A S A” Farz
Edelim. Şimdi Trafikte Biz Yol Alırken Tamamen Benim Haksız Olduğum Bir Şekilde
Size “Ben” Çarpsam Ve Kaza Yapsak. %1000
Hatalı Benim. Ve Polis Gelse Kime Ceza Verir? %1000 Ben Hatalı Olsam
Bile Size Cezayı Keser ! Neden? Çünkü Ehliyetiniz
Yok!.. Doğru Bile
Haklı Bile Olsa Ehliyetiniz Yok! Gene Suçlu Siz Olursunuz ! Aynen
Öylede İslami Meselelerde Google’dan Ayet Aratıp Veya Kendi Kafanıza Göre
Meseleleri Yorumlamak Ne Haddimizdir Ne De Hakkımızdır. Sen Hangi İlme
Hangi Tedrisata Ve Hangi “Ehliyete” Göre Çıkıp Ayetleri Hadisleri Veya İslam
Tarihini Yorumluyorsun Muhterem Kardeşim ?
Konuyla
İlgili Hadis-i Şerifin Asıl Adı “Ahrufu’s Seb’a” Olup Bu Mesele Müslümanların
Cevap Veremediği Bir Mesele Olmayıp 1500 Senedir Bilinen Pekala Cevabı Olan Bir
Meseledir !.. "El-Ahrafu's-Seb'a"
Terkibini Açıklayacak Olursak : El-Ahruf Kelimesi, Harf'in Çoğuludur. Harf: Bir
Şeyin Ucu, Sivri Ve Keskin Yanına Denir. Hecâ İşaretlerinin Her Birine De Bu
İsim Verilmiştir. Harf İse Kıraat Mânasınadır . Meselâ İbn Mesud'un Harfi Demek, İbn Mesud'un Kıraatı
Demektir !... İbn-i Mesud’un Kur’an’ları Demek Değildir !... Es-Seb'a
İse, "7" Demektir.
Ancak Burada "Yedi" Den
Maksadın Ne Olduğu Hadis Usulünü Okumayan Hadis Alimi Olmayanın Okuyup da Yorum
Yapmak Sureti İle Hüküm Çıkarmak Ne Haddidir Ne de Hakkıdır !... Burada İslam
Alimleri Hem O Zamana Hem de Bu Asra
Hitap Eden Bir Çok Cami Geniş , İnce Ve Derin Manalar İle İfade EtmişlerdirKİ Her
Asırda Her Müslüman Nasipsiz Kalmasın. Bu da İslam’ın Geniş Rahmetini Ve
İslam’ın İlmi Noktadaki Zenginliğini Göstermektedir.
Misal: Nasıl ki
Bir Bina İnşaa Ederken 10 Farklı Müteahhit İnşaat İçin 10 Farklı Yorum
Getirmesi O İlmin Zenginliğidir , İnşaat İlmi Yok Veya Uydurma Veya Müteahhitlerin
Bir Dediği Diğerini Tutmuyor Demek Ahmaklıktır, Nasıl ki Bir Hasta Hakkında 10
Farklı Doktorun 10 Farklı Hastalık Teşhisi Koyması Tıp İlminin Bir
Zenginliğidir Ve Tıp İlmi Yok Veya Uydurma Veya Doktorların Bir Dediği Diğerini
Tutmuyor Demek Ahmaklıktır Ve Nasıl ki Aynı Dava Hakkında 10 Farklı Avukatın 10
Farklı Yorumu İle Dava Hakkında Görüş Belirtilmesi O Hukuk İlminin Zenginlidir
Ve Hukuk İlmi Yok Veya Uydurma Veya Hakim, Savcının Bir Dediği Diğerini Tutmuyor
Demek Ahmaklıktır. Aynen Öyle de İslam 1500 Senedir Kur’an-ı Kerim İle Kur’an-ı
Kerim’den Önce Hz.Adem’e Kadar Ve Gene
Kur’an-ı Kerim’den Sonra da Günümüze Kadar Gelen 1500 Senedir Her Konuya Temas
Edilen, Her Meseleye Temellük Eden İlmi Bütün İlimleri İçinde Kuşatmış Büyük
Bir Deryadır !... Haliyle Böyle Bir İlmin Meseleleri Değerlendirirken
Alimlerinin Bu Engin Derinlikten İstifade Etmeleri Hem O Asra Hem Bu Asra Bakan
Binlerce Zengin Mana Katmaktadır.
Şimdi Konumuz Olan Bu Hadis-i
Şeriften Hareketle :
1.
Mana : "Yedi" Den Maksadın, Bilinen 7
Sayısı Olmadığını; Bunun Çokluk, Kolaylık Ve Genişlik Mânasında (Araplardaki
Kesret İfadesinin 7, 70 ,700 Gibi Olduğu Yani Bizdeki 100’Lerce Deyimine Denk
Düştüğü Tüm Ehl-i İlim Tarafından Bilinen Bir )Kullanım Olduğunu İşin Ehli Olan
Herkes Bilir. Yani Burada Ayetlerin Birden Çok Manaları Olduğu Kişinin İlmine
Göre Fizikçininde , Geometrininde , Matematikçininde , Kimyacının da Hatta
Sosyal Ve Sözel İlimlerinin Alimlerininde Aynı Ayet-i Kerimeden istifade Edip
Kendi İlimleri Ve Kabiliyetleri Nispetinde Binlerce Mana Çıkarabileceklerini
Söylemek Kur’an-ı Kerim’in Ne Büyük Bir Hakikat Olduğunun Gören Gözler İçin Ne
Büyük Ve En Büyük Bir İspatıdır !...
Misal : "Gökler
Ve Yer Yedi Kattır. İmam Cafer Es-Sadık Da
Şöyle Buyurmaktadır: "İmandan
İnsanlara Yedi Derece Verilmiştir. Bir Verilenden İki Beklemeyin, İki
Verilenden Üç Beklemeyin…" Yine, İnsanda Yedi Organ
Vardır; Akıl, Kalb, Göz, Kulak, Burun ,Dil Ve Deri Gibi. İnsan
Yedi Organı Üzerine Secde Eder; İki El, İki Ayak, İki Diz Ve Alın-Burun. Cehennem
Yedi Derecedir; Cehennem, Leza, Hutame, Saîr, Sekar, Cahîm, Haviye Gibi.
Cennetse Sekiz Katmandır. 7 Kat Gökler 7 Kay Yerler Ve Kur’an-ı Kerimin Özeti
Hükmünde Olan 7 Ayet Yani Fatiha’da Belki de Bu 7 Manasını İçinde Barındırmakta
Olabilir.
Şu Kadar Ki,
Merhum Elmalılı Hamdi Yazır'ın Da Açıkladığı Gibi, Kalb Bütün Organların Başı
Durumundadır; Nitekim Bir Hadis-İ Şerifte De, "İnsanda Bir Et Parçası Vardır Ki, O İyi
Olursa İnsan Da İyi, O Kötü Olursa İnsan Da Kötü Olur" Buyurulmuştur.
Bu Bakımdan, Kur'an'ın Da 7, 70, 700… Manâ Katmanından Oluşması, Kur'ân'ın Yedi
Harf Üzerine İndiği Hadisinin Bir Başka İzahı Olabilir." Buda İslam’ın
Kur’an-ın Zenginliğidir !.. Mana Genişliğidir !...
7 Rakamı
İle : Bazıları Da, Burada ki Muradın 7 Olduğu Manasında, Olduğu Gibi Olduğunu
Söylemişlerdir Ki, Âlimlerin Bir Kısmının da Görüşü Budur." Yani Meselenin
Uzman Dekan, Prof, Doçentlerinin Yani "Âlimlerin Bir Çoğu İlimleri
Nispetinde Kabiliyetleri Cihetinde Bir Bölümü de Yedi Harfin, Yedi Arap Lehçesi
(Kureyş, Huzeyl, Sakif, Hevazin, Kinane, Temim Ve Yemen Kabilelerine Ait
Lehçeler) Veya "Yedi ,Yetmiş,Yediyüz Vecih-Manası" Olduğunu
Söylemişlerdir !..
2.
Kimisi de Yedi Harften Zecr,
Emr, Helal, Haram, Muhkem, Müteşâbih, Emsal Gibi Yedi Manaya
İşaret Etmişler, Bazıları Da, Yedi
Harf, Yedi Kıraattir Yani Okuma Şeklidir Demişlerdir.
Bilindiği Gibi Muhtelif Kıraatler Sonradan Şayi Olmuştur. İslâm Bilginleri
Arasında Revaç Bulan Görüşlerden Biri De, Kur'ân-I Kerimin Yedi Harf Üzerine
Nazil Oluşundan Maksat, Onun Yedi Lehçe Ve Yedi Lügat Oluşudur. Ekseri İlim
Ehli, Yedi Harften Maksad, Yakın Manada Olan Muhtelif Lafızlardır Demişlerdir.
3. Yedi Harf Lafızdaki Değişikliktir, Manada İse Bir
Değişiklik Yoktur. Bu Da, Kur'ân'ın Muayyen Yerlerindedir. Her Yerinde Veya Her
Kelimesinde Böyle Bir Şey Bahis Konusu Değildir. Et-Taberi, Yedi Harf
Üzerindeki İhtilaf Elfaz İhtilafıdır Gibi, Bunların Manaları Birdir. Manada
İhtilaf Yokki, Hükümlerde İhtilaf Olsun, Demektedir. Tahâvi, Müşkilu'l-Asâr Adlı Eserinde, "Yedi Harf İnsanlar İçin Kur'ân'da Kendi
Dillerinde Olmayan Kelimeleri Almakta Bir Genişliktir" Demektedir.
Tarihsel
Cihetiyle :
Bu da Arap Yarımadası Ve Oradaki Toplumun Kullandığı Şive Ve Lehçe
İle Alakalıdır !.. Birinci Asrın İlk Yarısından İtibaren Kureyş Lehçesinin
Yayılması Arap Ve Arap Olmayan Müslüman Çocuklarının Bu Lehçe Üzerine Terbiye
Edilmesiyle, Yedi Harf Meselesi Zaten Ehemmiyetini Kaybetmiştir.
Lakin İlk Dönemlerde : El-Kurtubî Ve İbn Abdi'l-Berr, Şu Yedi Harf Davet Zaruretinden Dolayı Hususi Bir Vakte Mahsustur. (Yani Nasıl Tesettür Hükmünün “Manası” İtibariyle Herkes İçin Aynı Mana Ve Hükmü İçermesi Yani Başta Yüzün Ve Ellerin Ve Ayakların Haricindeki Bedenin Vücut Hatlarını Göstermeyecek Şekilde Örtünmesi Dinin Farzıdır Ama Uygulamada Kimisi Çarşaf, Kimisi Cilbap, Kimisi Ferace, Kimisi Pardesü, Kimisi Ruba, Kimisi de Bol Kıyafetler Giymesi Gibi Bulunduğu İklime Göre Yazlık Yerlerde Esas Kaide Olan Sınırların Örtünmesi Ve Bol Ve Tehşir Etmeyecek Kaidesine Uymak Şartı ile Ektavora Yakın Yazlık Yerlerdeki Tesettürle Kutuplardaki Tesettür Farklıdır Ama Manasıyla Aynıdır !... Aynen Öylede 7 Lehçe Ve Şive Bulunan Arap Yarım Adasında ki Müslümanlarında Kur’an-ı Kerimi Okuması Ve Yeni Yayılan Bu Dinin Emirlerine Muhatap Olabilmesi İçin Bu Şekilde Okumaya Muvakkaten (Geçici Bir Süre) Müsaade Edilmiştir. )
Bu Zaruret Kalktığında da, Yedi Harfin De (Lehçe Ve Şivenin)
Hükmü Kalkar Ve Kur'ân'ı
Bir Harf Üzerine Okumak Âdet Olunur.." Günümüze de Bu
Şekilde Gelir. Bu 7 Farklı Şiveyi Bilene de Okuyabilene de Neden Bu Şekilde
Okudun Denilmez ! Çünkü Kur’an-ı Kerimden Asıl Murad İsm-i Harfin Arkasında ki
Mana Harfini Okumak Anlamaktır. Siz; (Hızlı Git, Çabuk Git, Çabucak Git,
Çarabuk Git , Hemen Git ,Hemencecik Git, Derhal Git,Tez Git,Koşarak Git,Uçarak
Git, ) Dediğinizde de Nasıl Yazılanlar Farklı Ama Anlam Mana Kaybolmuyorsa 7
Farklı Lehçe Ve Kıraatta da Anlam Kaybolmamaktadır.
İşte Bu Şekilde Mesele Tamam Olmuştur !...
Bu Mesele İle İlgili :
"Bize 21 Sahabiden Ulaşan Ve Sayısı 46'yı Bulan Hadislerde
Rivayet Edildiğine Göre Kur'ân-I Kerim Yedi Harf Üzerine İnmiştir. Özellikle
Ubey B. Ka'b Ve Ömer'den (R.A.) Rivayet Edilen Hadislerde Bu Durum
Vurgulanmıştır. Nitekim Ubey B. Ka'b'ın Rivayet Ettiği Hadiste Belirtildiğine
Göre Cebrail (A.S.) Rasulullah'a Üç Defa Gelmiş Ve Her Gelişinde Kur'ân'ın Bir,
İki Ve Üç Harfle Okunuşuna İlişkin İlahi Emri Tebliğ Etmiştir. Rasulullah,
Kur'ân'ın Üç Harfle Okunuşunun Bile Ümmete Zor Geleceğini Cebrail'e Bildirmesi
Üzerine Melek Dördüncü Gelişinde Şöyle Demiştir: "Allah Sana Ümmetinin Kur'ân'ı Yedi Harf (Lehçe Kıraat-
Veya Mana Hikme) Üzere Okumasını Emrediyor, Hangi Harfle Okurlarsa Doğruyu
Bulmuşlardır."
Yedi Harfin
Ne Anlama Geldiği Ve Neye Delalet Ettiği Hususunda Âlimler Farklı Görüşler Öne
Sürmüşlerdir. Konuyla İlgili Görüşleri 40'a Kadar Çıkaranlar Varsa Da Bunların
Belli Başlıları Şunlardır:
1) Yedi
Harf Tabiri Kendi Başına Müşkil Bir Terimdir. Bu Kapalılık Hem Harf, Hem De
Yedi Kelimesinden Gelmektedir. Çünkü Harf Kelimesi, Birçok Anlamlara Gelen
Müşterek Bir Lafızdır. Yedi Rakamı İse, Bilinen Sayı Olduğu Gibi, Çokluktan
Kinaye Olarak Kullanılabilir.
2) Yedi
Harf, Meşhur Yedi Lehçedir. Bu Lehçeler İse, Kureyş, Huzeyl, Sakif, Hevazin,
Kinane, Temim Ve Yemen Kabilelerine Aittir.
3) Yedi
Harf, Kur'ân'ın Mutlaka Yedi Lehçe İle Değil, Yer Yer Farklı Lehçelerle
Okunabileceğinin İfadesidir.
4) Yedi
Harf, Yedi Çeşit Kelamdır. Emir, Nehiy, Helal, Haram, Muhkem, Müteşabih Ve Emsal
Gibi.
5) Yedi Harf, Yedi Vecihtir. Yani Bir Şeyin Aynı Anlama Gelen
Çeşitli Lafızlarla Söylenmesidir. "Akbil,
Helümme, Teal" Lafızlarının "Gel" Anlamını
İfade Etmesi Gibi.
6) Yedi
Harf, Kıraat İmamlarına Nisbet Edilen Yedi Kıraat Değildir.
7) Yedi
Harf, Kur'ân'ın Okunuşu Hususunda Yüce Allah'ın, Resulullah'ın İsteğini Kabul
Ederek Kullarına Tanıdığı Bir Ruhsat, Kolaylık Ve Genişliktir.
8) Yedi
Harf, Kur'ân'daki Bazı Kelimelerin Okunuşlarında Görülen Bir Tür Çeşitliliktir.
Bu Çeşitlilik Hiç Bir Zaman, Anlamda Herhangi Bir Çelişkiye Ve Farklılığa Sebep
Olmamaktadır.
Şimdi De Yedi Harf Uygulamasına İlişkin Bazı Örnekler
Verelim: "Ekvemu Kîla" Ayetini "Esvebu Kîla" Şeklinde
Okuyarak "Ekvemu, Esvebu Ve
Ehbe'e" Kelimelerinin Aynı Anlama Geldiğini
Belirtmiştir. Ömer (R.A.) "Fes'av" Kelimesini "Femdu" Biçiminde
Okumuştur. Ebu'd-Derda "Taamu'l-Esîm" Kelimelerini
Bir Türlü Okuyamayan Kimseye "Taamu'l-Facir" Okumasını
Söylemişti. Ayette Geçen "Zehrafe" Kelimesinin
Yerine İbn Mesud'un "Zehebe" Kıraatine
Rastlanmıştır.
Sonuç
Olarak Yedi Harfle İlgili Şunu Söyleyebiliriz: Birinci Asrın İlk Yarısından
İtibaren Kureyş Lehçesinin Ve Eğitiminin Yaygınlaşması Üzerine Yedi Harf
Meselesi, Önemini Kaybetmiştir. Zaruretten Dolayı, Kısa Bir Süre İçin Ruhsat
Olarak Getirilen Bu Uygulama Artık Sona Ermiştir. Bugün İse, İlmi Bir Mesele
Olarak İncelenmekten Başka Bir Değeri Yoktur.
Saygılarımla
Fakir EbuBekir