17.Soru ; Ebubekir Halife Olunca, Muhammed Tarafından Cennetle Müjdelenen Talha Kılıcını Çekip ''Biz Ebubekir'e Mi Kaldık?'' Diyor.. Ömer'de Talha'ya ''Dur Durduğun Yerde Ey Köpek'' Diyor.. Sevgi/Barış/Hoşgörü Diye Lanse Edilen Dinin Kurucularının Bu Hali Garip Değil Mi?


Ebubekir Halife Olunca, Muhammed Tarafından Cennetle Müjdelenen Talha Kılıcını Çekip ''Biz Ebubekir'e Mi Kaldık?'' Diye Bir Şey Demiyor. Kaynaklarımızda Böyle Bir Hadisi Şerife Rastlanmamaktadır… Bilakis :

Halife Seçilmesinin Ardından Hz. Ebû Bekir’e Hemen Biat Eden Talha R.A ; ( Hz.Ebû Bekir’e Biatını İlk Gün Edememiştir. İnsanlar, Sakîfe’de Toplandıklarında, Hz.Ali, Zübeyr Ve Talha, Hz Fâtıma’nın Evinde Efendimizin Defin İşlemleri İle İlgilenmekteydiler.  İçeri Belli Sayıda Kişi Alındı. Bunlar Da Genellikle Ehl-İ Beyt; Yani; Hz. Peygamber (S.A.V.)'İn Amca Çocuklarıydı. Hz. Abbas, Hz. Ali, Kusem, Fadl, Üsame Bin Zeyd Ve Eski Hizmetçisi Şakran. Kuyulardan Getirilen Sular Sahabenin Ellerinden Taşınarak İçeri Alındı. Efendimiz Bu Sularla Yıkandı. Hz. Ali Hariç Efendimizin Yıkanması İşini Yapan Herkes Gözlerini Kapattı. Evinin İçinde Mezarını Kazan Ebu Ubeyde Ve Ebu Talha'yadır. Bu Sahabiler, Daha Sonra Gelip Bey’at Ettiler. Talha Bey’atteki Bu Gecikmesinin, İlk Gün Defin İşlemleri Ve Muhabbetten Gelen Hastalığından Kaynaklandığını İfade Edip Özürde Beyan Etmişdir. Hz.Ömer De Bey’at Etmede Geç Davrananlara Hüsnü Zanda Bulunarak Hasta Muamelesi Yapmıştır.) Onun Zamanında Yaşanan Ridde Olaylarının Bastırılmasında da Bizzat Kendisi Halifeye Bağlı Olarak Aktif Rol Oynamıştır..

Kaynak 1 : İçin Tıklayın Lütfen

Kaynak  2: Bir Diğer Kaynak İçin Tıklayın

Okuduk Hatta Biraz Daha Okuduk. Çok Çok Okuduk Ve Araştırdık En Sonunda Da İslam’ı Kabul Etmedik Diyen Ateistlerin Araştırmadan Anladığı Bu Mu ? Kendi Aklımızla Ahlak Kurallarını Buluruz. Diyenlerin Bu İftiralar İçin Nasıl Bir Nedamet Duyacak ? Nasıl Bir Ahlaki İlkeleri Var ? Nasıl Bir Kul Hakkının Yerini Dolduracak Mekanizmaya Sahiptirler Çok Merak Ediyorum ? 

Sevgi/Barış/Hoşgörü/ Ve İddia Oydu ki Şu Ana Kadar ; Okuma/Araştırma/Objektiflik/İlim/Bilim Diye Bize Lanse Edilen Ateistlerin  Bu Yalan Ve İftiralar Üzerine Bina Ettikleri Hayalleri Ve Halleri Garip Değil Mi? Bizce Garip (Değil !)... Çünkü Ateist Olsun ,Deist Olsun İslam Dışında Her Neye İman Etmiş Olursa Olsun, Biz Müslümanlar Onların Kendi Kafalarında Önce Peşin Hükümlü Olarak Kurdukları Allah’a , Kur’an-ı Kerime Ve İslam’a, Ve Peygamberlere Bakıyorlar. Sonra ; Önce Kendi Hayal Alemlerinde Bir Felsefe Oluşturuyor, Sonra Bu Felsefeyi Kendi Yalanları İle Besleyip Büyütüyor , Daha Sonra Gene Kendi Yalanlarına Kendilerini İnandırıyorlar. Sonra Kendi Uydurdukları Kendi Yalanlarını Gene Kendileri Akla Mantığa Uymuyor Deyip Kendi Kendilerine Eleştiriyor Ve İnkar Ediyorlar Reddediyorlar !.. Oysa ki Onların Bu Uydurduğu Allah’a Bizde İman Etmiyor Uydurdukları Bu İslam’a Bizde İnanmıyoruz.  

Böyle Olunca Muhatabınızla Ne Konuşabilirsiniz ki? 

Biz Gelin En iyisi Efendimizin Vefaatından Sonra Sevgililer Sevglisi Olan Cenab-ı Hakka Vuslatından Sonra Sahabe-i Kiram Efendilerimizin Defin İşlemleri Ve Hilafet Seiçimini En Doğru Kaynaklardan Yalansız Ve Çarpıtmadan Belge Ve Delillerle Anlatalım. 

İslam Tarihinde İlk Halife Nasıl Seçildi? Hz. Ebubekir (R.A.) Nasıl Halife Oldu? Kısaca Hz. Ebubekir’in (R.A.) Halife Seçilmesi. Resûl-İ Ekrem’in Vefatından Sonra Ensar, Sa’d Bin Ubade’yi -Radıyallahu Anh- Reis Tayin Etmek Üzere “Sakıyfe”De Toplanmışlardı. Hz. Ömer’i -Radıyallahu Anh- Daha Resûl-İ Ekrem’in Hânesinde İken Çağırmışlardı. Hz. Ebûbekir Ve Ömer, Ubeyde -Radıyallahu Anh- İle Birlikte Sakıyfe’de İctimâ Eden Ensar’ın Yanına Vardılar.

Hz. Ebûbekir’in (R.A.) Halifelik İçin Tavsiyesi

Hazrec Kabîlesi, Sa’d Bin Ubâde’yi -Radıyallahu Anh- Tayin İle Ona Bey’at Etmek İstiyorlardı. Ensar Hatîbi: -“Biz İlâhi Davanın Yardımcıları Ensârız. Siz Muhacirler Bizim İçimizde Bir Tâifesiniz. Bizi Bu İşten Bütün Bütün Uzaklaştırmak Mı İstiyorsunuz? Yoksa Size Liderlik Etmemizi mi İstersiniz” Minvalinde Konuştular.. Hz. Ömer -Radıyallahu Anh- Cevap Vermek İstedi Ama Hz. Ebûbekir -Radıyallahu Anh- Geri Çekti, Kendisi Merdâne Metânetiyle İlerleyerek Söze Başladı:

-“Ey Ensar! Siz Kendi Namınıza Yâd Ettiğiniz Fezâili Hâizsiniz. Fakat Hakikat Şudur Ki, Ebubekir (R.A.) Ensar Hakkında İnen Ayetlere Ve Rasûlullah (Sav)’İn Söylediği Tüm Hadislere Bir Bir Değindikten Sonra Dedi Ki: “Bildiğiniz Gibi Rasûlullah (Sav) Şöyle Demişti: “Eğer Tüm İnsanlar Bir Tarafa Ve Ensar Da Bir Tarafa Giderse Ben Ensar’ın Gittiği Tarafa Giderim”. Ya Sa’d Hatırlayacağın Gibi Sen Bir Seferinde Otururken Rasûlullah (Sav) Şöyle Buyurdu: “Yönetim Kureyş’indir. İnsanların İyileri Onların İyilerini Tabi Olurlar Ve İnsanların Kötüleri De Onların Kötülerine Tabi Olurlar”. Bunun Üzerine Sa’d (R.A.): “Doğru Diyorsun Biz Vezir Siz De Emirsiniz” Dedi. ( Ahmed B. Hanbel, 1/5, Behnavi, Hilafetu Ve Hulefâ, 50) Ve Devamen ,Araplar Kureyş’in Riyâseti Ve Hükümeti Etrafında Toplanırlar. Bu İşi Başkasına Vermezler, Size Bir İki Zattan Birisini İntihab Etmenizi Tavsiye Ediyorum” Dedi. Bir Eliyle Hz. Ömer’i Diğer Eliyle Hz. Ebû Ubeyde’yi Tuttu. İkisini İleri Sürdü Ve Aralarında Durdu. (İddia Edildiği Gibi Hz. Ebu Bekir Beni Seçin Dememiş. Aksine Ona Karşı Çıkma Olayı Yok ki Hz. Ömer Çıkıp Bir Sahabe Kardeşine Haşa Yüzbin Defa Haşa “Köpek” Desin !)  Hz. Ebûbekir’in -Radıyallahu Anh- Sözleri Cemaati İkaz Etti. Bu Sûretle Takip Olunacak Hatt-I Hareketi Göstermiş Oldu.

Hz. Ömer, Hz. Ebûbekir’in Kendisini Namzet Gösterdiğini Duyar Duymaz Âni Bir Fikirle “İçinde Hz. Ebûbekir Gibi Bir Zat Bulunan Bir Cemaatin Riyasetine Geçmeyi (Yöneticisi Olmayı ) Kat’iyyen Kabûl Edemeyeceğini” Söylemiş Ve Münazara Esnasında Hz. Ebûbekir R.a’naya

“ ALLAH’IN RASULÜ HAYATTA İKEN AHİRET İŞLERİNİZ İÇİN HZ. EBUBEKİR R.A NAMAZ KILDIRMAK İÇİN YERİNE VAZİFELİ TAYİN ETTİ ! MADEM AHİRET İŞLERİMİZİ KENDİSİ YOKKEN HZ EBU BEKİR R.A ‘NA EMANET ETTİ BİZ DE DÜNYA İŞLERİMİZİ ONA EMANET EDELİM” Gibi Kamil Bir Bakış Açısıyla Ferasetle Olaya Yaklaşması Sonucunda Herkesin Kabul Ve Tasdik Etmesi Ve Biat Etmesi Tamamlanmış Oldu !...

“Elini Uzat Sana Bey’at Ediyorum” Dediler. Hz. Ömer R.A ,Hz. Ebûbekir’in Elini Eline Alarak Ona Bey’at Eylemiş Ve Hz. Ebû Ubeyde, Osman, Abdurrahman Bin Avf -Radıyallahu Anh- De Bey’at Etmiş Ve Bütün Cemaat De Bey’at Eylemiş Yalnız Sa’d Bin Ubâde -Radıyallahu Anh- Bey’at Etmemişti.(Bilindiği Gibi Kafir Batıda da Aynı Dönemde Kız Çocukları Diri Diri Gömülürken, İçine Cadı Kaçtı Diye İnsanları Yaktığı Sırada 620 Savaş Hukuku ! 632 Yılında da Seçim Yapılıyordu İslam Dünyasında ! İsteyende Özgür İradesi İle Kabul Ediyor İstemeyende Reddediyordu. Kimseye Bir Zorlama Yoktu !) 

Zaten Bu İddiların Yalan Olduğunu O Dönemin Kafir Ateist Ve Deistleri Dahi İnkar Edemeyecekleri Bir Gerçeklikle Görmüşlerdir, Çünkü : "Kardeşlerinizin Nefislerini Nefsinize Şerefte, Makamda, Teveccühte, Hattâ Menfaat-İ Maddiye Gibi Nefsin Hoşuna Giden Şeylerde Tercih Ediniz." Ayet Ve Hadisleri İle Yaşamlarına Yön Veren Sahabe Efendilerimiz;  Kaldı ki Maddi Menfaat, Ve Nefsin Arzu Ve İstekleri İnsanların En Çok Aldandıkları Ve En Çok Tamah Edilen Bir Konu Olduğu İçin, Bu Hususta Kardeşini Kendine Tercih Etmişken, Diğer Hususlarda Kolaylıkla Fedakarlık Yapmaları Fıtrat-ı İslamiye Ve Fıtrat-ı İnsaniyelerinin Kemal Bir Sünnet-i Seniyesidir !... Yaşamları Boyunca Bunun Ulvi Numunelerini Gördüğümüz İnsanlar İçin Mevki Makam İçin Kavga Edeceklerini Söylemek Gafletkerane Bir Divanelik Ve Ahmaklıktır !.. 

"Sahabelerin, Sena-i Kur'aniyeye Mazhar Olan 'İsar Hasletini' Kendine Rehber Etmek, Yâni Hediye Ve Sadakanın Kabulünde Başkasını Kendine Tercih Etmek; Ve Hizmet-i Diniyenin Mukabilinde Gelen Menfaat-ı Maddiyeyi İstemeden Ve Kalben Taleb Etmeden, Sırf Bir İhsan-I İlâhî Bilerek, Nâsdan Minnet Almıyarak Ve Hizmet-İ Diniyenin Mukabilinde De Almamaktır.Çünki Hizmet-i Diniyenin Mukabilinde Dünyada Bir Şey İstenilmemeli Ki İhlâs Kaçmasın. Çendan Hakları Var Ki, Ümmet Onların Maişetlerini Temin Etsin. Hem Zekâta Da Müstehaktırlar. Fakat Bu İstenilmez; Belki Verilir. Verildiği Vakit De Hizmetimin Ücretidir Denilmez. Mümkün Olduğu Kadar Kanaatkârane Başka Ehil Ve Daha Müstehak Olanların Nefsini Kendi Nefsine Tercih Etmek Sırrına Mazhariyetle, Bu Müdhiş Tehlikeden Kurtulup İhlâsı Kazanabilir."

Sahabelerin Binlerce Misalinden Bir Tane Misal: Sahabeler Toplanmışlar, Derin Bir Huzur Ve Mutluluk İçinde Allah Resûlünü Dinliyorlardı. Fahr-İ Kâinat Efendimiz (Asm) İse, Âl-İ İmran Sûresi’nden Şu Âyet-İ Kerimeyi Okuyordu.  “Muhtaçlara Ve Fakirlere Yardım Ederken Malınızın Kötüsünü Değil De İyisini Vermedikçe, Olgun Bir İmana Kavuşamazsınız. İmanda En Yüksek Mertebeye Çıkmak İstiyorsanız, Yoksullara Malınızın En Hoşuna Gidenini Bağışlayınız.”(Âl-İ İmran, 3/92.)

Âyet-İ Kerimeyi Büyük Bir Dikkat Ve Hassasiyetle Dinleyenlerden Ebû Tâlhâ’nın Medine’de Peygamberimiz (Asm)'İn Mescidine Yakın Bir Yerde, İçinde Altı Yüz Hurma Ağacı Bulunan Pek Kıymetli Bir Bahçesi Vardı. Sık Sık Dâvet Ettiği Resûlûllah (Asm)’A Burada İkramda Bulunurdu. Bu Zât Derin Bir Çoşku İçinde Âyet-İ Kerimeyi Dinledikten Sonra Ayağa Kalkarak Şöyle Dedi:  “Yâ Resûlûllah, Benim Servetim İçinde En Kıymetli Ve Bana En Sevgili Olan, Şehrin İçindeki Sizin De Bildiğiniz Bahçemdir. Bu Andan İtibaren Allah Rızası İçin Onu, Allah’ın Resûlüne Bırakıyorum. İstediğiniz Gibi Tasarruf Eder, Dilediğiniz Fakire Verebilirsiniz.”

Bu Sözleri Söyledikten Sonra Ebû Tâlhâ, Sevinçli Ve Neşeli Bir Hâlle Kararını Uygulamak İçin Mescid’den Çıkarak Bahçeye Doğru Gitti. Ebû Tâlhâ’nın Hanımı Rumeysâ, Bahçedeki Bir Hurma Ağacının Gölgeliğinde Oturmuştu. Tâlhâ, Bahçe Duvarına Kadar Geldi Ama İçeriye Girmedi. Onun Geldiğini Gören Hanımı Rumeysâ: “Ebû Tâlhâ, Duvarın Dışında Ne Bekliyorsun, İçeri Gelsene?” Dedi. Ebû Tâlhâ: “Ben İçeri Giremem, Rumeysâ, Sen De Eşyânı Toplayıp Dışarı Çıkar Mısın?” Dedi. Rumeysâ Biraz Şaşırdı: “Neden, Bu Bahçe Bizim Değil Mi?” Ebû Tâlhâ: “Hayır, Artık Bu Bahçe Bizim Değil, Şu Andan İtibaren Medine Fukârasınındır.” Dedi.

Sonra Da, Hz. Peygamber (Asm)’Den Dinlediği Âyet-İ Kerimeyi Ve Verdiği Kararını Hanımına Anlattı. Rumeysâ Hanım Bu Sözler Karşısında, Hiç Tereddüt Etmeden Şunu Sordu:“İkimiz Nâmına Mı, Yoksa Sadece Kendi Şahsın İçin Mi Bağışladın?” “İkimiz Namına Bağışladım.” Cevabını Alınca Da: “Allah Senden Razı Olsun Ebû Tâlhâ. Etrafımızdaki Fakirleri Gördükçe, Ben De Aynı Şeyi Düşünürdüm De Sana Söylemeye Bir Tülü Cesaret Edemezdim; Allah Bu Hayrımızı Kabûl Buyursun, Bekle Öyleyse Bahçeden Çıkıp Ben De Yanına Geliyorum!”(2)  Dipnotlar: (1) Bk. Lem'alar, Yirmi Birinci Lem'a. (2) Bk. Buhâri; Müslim, Zekat 39; Tirmizî.

Ebu Talha (Ra) Kardeşlerinin Nefsini Kendi Nefsine Tercih Edenlerden Olmuştur. Bizim De İman Hizmetinde Maddi Bir Menfaat Hususunda Böyle Bir Tercih Yapmamız Gerekirse, Tercihimizin Kardeşimizin Lehinde Olması Gerekir. Şayet Tamah İle O Maddi Menfaate Hücum Edilirse, İhlasa Uygun Olmaz. Düsturu Hakikisi İslam’ın  Ateizm Ve Deizm’in Karanlık Dehlizlerinden, Ahlak-ı Reziliye Çukurlarından Ne Derece Ulvi Ve Ne Derece Yüksek Bir Hakikata Sahip Olduğunu Kainata Haykırır Surette İspat Ve Kati Olarak Göstermektedir.

Ve; Hz. Ebûbekir’in (R.A.) Halife Olduktan Sonraki İlk Hutbesi Bunla Örtüşmektedir; Hz. Ebûbekir’in Bu İntihabı Tam Manasıyle Meşrû Bir İntihab İdi. Hz. Ebûbekir -Radıyallahu Anh- Minbere Çıktı Ve İlk Nutkunu Söyledi:

“Ey Nâs!..

Sizin En İyiniz Olmadığım Halde Sizin Başınıza Geçmiş Bulunuyorum. Vazifemi Yollu Yolunda Îfâ Edersem Bana Yardım Ediniz. Yanılır İsem Bana Doğru Yolu Gösteriniz. Doğruluk Emânet, Yalancılık Hiyânettir. İçinizdeki Zaîf Hakkını Alıncaya Kadar Nazarımda Kuvvetlidir. İçinizdeki Kuvvetli De, Ondan Başkasının Hakkı Alınıncaya Kadar Zaîftir. Bir Millet Allah -Celle Celâluhu- Yolunda Cihaddan Fâriğ Olursa O Millet Zillete Dûçâr Olur. Bir Millette Fenalık Revaç Bulursa Bütün Millet Belâya Uğrar. Ben, Hz. Allah’a Ve Peygamber -Sallallahu Aleyhi Ve Sellem-’E İtaat Ettikçe Siz De Bana İtaat Ediniz. Ben Hz. Allah Ve Peygamber -Sallallahu Aleyhi Ve Sellem-’E İsyan Edersem Sizin Bana İtâatınız Lâzım Gelmez. Haydi Namazınıza, Allah Teâlâ Cümlenizi Rahmetine Lâyık Kılsın.” Dediği Belge Ve Delillerle Kati Bir Şekilde İspat Edilmiştir.

 

İşte Hak geldi Batıl Zail Oldu !..


Saygılarımla

Fakir Ebu Bekir