04 Ateistlere Cevaplar : Yunus Suresi-99: ''Rabbin Dileseydi, Yeryüzünde Bulunanların Hepsi İnanırdı. Oyle İken İnsanları İnanmaya Sen Mi Zorlayacaksın?"

 

Başlıktaki:   Dinde Zorlama Yoktur.  Cümlesi,  Âyetü L-Kürsî  Den Sonra Gelen Âyet Mealidir. (1) Asıl Üzerinde Durulması Gereken, Zorla Din Değiştirmenin Veya İnsanları İnanmaya, Ya Da İnanmamaya Zorlamanın Hem İmkânsız, Hem Hükümsüz Ve Hem De Dine Aykırı Olduğudur.

Şöyle Ki: İmkânsızdır, Çünkü Zorlama Yapanlar Olabilir, Ama Sonuç Almak Mümkün Değildir. Zira İnanç Gönülden Gelir Ve Severek Yapılır; Zorla Kabul Edilecek, Ettirilecek Bir Şey Değildir. Kötü Şeyler İçin Zorlama Ve Baskı Yapılır. İyi Şeyler Severek Kabul Edilir. Din De Böyledir. Zorla Ve Baskıyla Yapılması Hem Kur An-I Kerim E Ve Hem De Peygamberlerin Uygulamalarına Aykırıdır Ve O Şeye Karşı Büyük Bir Kin Ve Nefret Uyandırır.(İslam Fetih Yapar. Fetih İse O Ülkelere Özgürlük Getirip Kulun İdaresinden Allahın İdaresini Getirmektir Bu Ortamı İslam Sağlar !) 

İnanmak İçin Kalb İle Tasdik, Dil İle İkrar Etmek Gerekir. Esasen İman Kelimesinin Tasdik Manasına Geldiği Hususunda Dilciler Fikir Birliği Halindedir. İmanın Merkezi Kalbdır. Bir İnsan Başkalarını Kandırmak İçin Diliyle İkrar Edip Kalbiyle Tasdik Etmese İnanmış Sayılır Mı  Hayır... Peki Ama Biz Kalbinde Ne Var Bilmiyoruz Ki! İşte Püf Noktası Zaten Burası. Biz Sadece Görünüşe Ve Dilin İkrarına Göre Hüküm Verebiliriz. Kalblerde Ne Var, Onu Ancak Hz. Allah (Cc) Bilir. O Nu Kimse Kandıramaz.

Zorlama, İki Yüzlülüğe Sebep Olduğu İçin De Doğru Değildir.  İçi Başka, Dışı Başka İnsanlar Maalesef Her Devirde Olmuştur. Bunlara Münafık Denir. İşte Kandırma Ve Aldatma Da Böyle Olur. Ki Dinde Ne Kandırma Ve Ne De Aldatmanın Asla Yeri Yoktur!.. 

Hz. Allah (Cc) Münafıklar Hakkında Şöyle Buyuruyor: Ey Peygamber, Kalbleriyle İnanmadıkları Halde Ağızlarıyla İnandık Diyenlerle, Yehudilerden O Küfür İçinde Koşanlar Seni Üzmesin.  Mâide Süresi /5, Âyet: 41 , Araplar  İman Ettik  Dediler. De Ki: Siz İman Etmediniz. Fakat Bari Teslim Olduk Deyiniz. Çünkü İman  Henüz Kalblerinize Girmemiştir.  Hucûrat Süresi /49, Âyet: 14 

Sevdiği Kullar İçin:  Onlar Öyle Kimselerdir Ki, Allah İmanı  Kalblerine Yazmış Ve Bunları Kendisinden Bir Ruh İle Desteklemiştir.  Micadele Süresi /58, Âyet: 22 Günümüzde Çağdaşlığın Ve Medeniyetin En Önemli Simgesi Olarak Görülen İnsan Hakları İçinde Din Ve Vicdan Hürriyeti Ön Sıralardadır. İslam Dini Bunu 1400 Küsür Sene Önce İlan Etmiştir. 

Hz. Allah (Cc) İnsanları Yaratmış, Akıl, Fikir Ve İrade (Seçme Hürriyeti) Vermiş; İnanıp İnanmamakta Serbest Bırakmıştır. İsteyen İnanır, İsteyen İnanmaz, İsteyen İyi İşler Yapar, İsteyen Kötülük... Herkes Kendi İsteğiyle Yaptığı İçin De Hesaba Çekilir. Eğer Zorla Olsaydı, Sonunda Ne Sevap Ve Nede Günah-Ceza Olmazdı... 

Savaş, İnsanları Zorla Dine Sokmak İçin Değil, Aksine Baskının Ortadan Kalkması, Din Ve Vicdan Hürriyetinin Hayata Geçirilmesi, Güçlü Olanların Hukuku Çiğnemelerinin Engellenmesi İçindir. İslam A Çok Büyük Hizmetler Yapan Ecdadımız Da En Ufak Bir Baskı Olmadan İslamiyeti Kendi İstekleriyle Kabul Etmiş Ve Fethettikleri Ülkelerde Yaşayanların Hiç Birinin Dinine, Diline, Örf-Âdetine Karışmamış, Herkesi Serbest Bırakmıştır. Çünkü Din Bunu Amirdir. 

Yüce Allah (Cc) İsteseydi Bütün İnsanların Hepsini Müslüman Yapamaz Mıydı  Hiç Şüphesiz Ki  Yapardı. Ama Öyle Yapmadı, Herkesi Serbest Bıraktı. İlgili Ayetler İçin (Yunus Süresi /10, Âyet: 99; Mâide Süresi /5, Âyet: 48; En Am Süresi /6, Âyet: 107;Secde Süresi /32, Âyet: 13; Nahl Süresi /16, Âyet: 35, 36, 37) 

Nitekim Şöyle Buyuruyor:  De Ki: Hak Rabbinizdendir. Öyleyse Dileyen İman Etsin, Dileyen İnkâr Etsin.  (Kehf Süresi /18, , Âyet: 29; Kâfirûn Süresi /109, Âyet:1-6) Böylece İnsanların İnanma Veya İnkâr Etmeye Kendilerinin Karar Vermesini Uygun Görmüştür. O Halde O Nun Serbest Bıraktığı Bir Konuda Kim Zorlama Yapabilir .. 

30-35 Sene Önce Meşhür Bir Yazar Şöyle Yazmıştı: 

Ben İnanmıyorum, Başım Hiç Secdeye Gitmedi, Gidecek De Değil. Ama O Nu Takdir Ediyorum. Çünkü Bana İnanmama Özgürlüğü Verdi... Evet. Yaratılanlar İçinde Sadece İnsana Seçme Hürriyeti Verilmiştir. Melekler, Hayvanlar Ve Diğer Varlıklar Hepsi Görevlerini Yaparlar.

Diyelim Ki Bir Mümin İnanmayanların Eline Esir Düşse Ve Kendisine Denilse Ki:  Ya  İnkâr Edersin, Ya Da Seni Öldürürüz.   Böyle Bir İkrah (Zorlama) Durumunda Hz. Allah (Cc), Ona Diliyle İnkâr Etmesine Müsaade Ediyor. Çünkü Kalbinden İnancını Devam Ettirebilir. Onlar Kalbini Bilemezler. Esas Olan Kalbdır. Kalbdekini İnsanların Zorla, Baskıyla Değiştirmesi Asla Mümkün Değildir. 

Nitekim Kureyş Müşrikleri Dönemin Ateist Ve Kafirleri:  Ashabdan Ammar İle Annesi Sümeyye Ve Babası Yâsir (Ra) I, Zorla Dinlerinden Döndürmeye Kalkıştılar. Onlar Kabul Etmeyince Anne-Babasını Feci Şekilde Şehit Ettiler. İslamda İlk Şehit Bunlardır. ( Ammar (Ra) İse, Onların Ağır Baskı Ve Ölüm Tehditlerine Dayanamayarak Kalben İnanmakla Beraber Diliyle Müslüman Olmadığını Söylemiştir. 

Daha Sonra Çok Üzgün Bir Şekilde Peygamberimize Gelip Olayı Anlatması Üzerine Efendimiz:  Ammar Başından Ayağına Kadar İmanla Doludur. İman Onun Etine, Kanına Karışmıştır.  Dedikten Sonra:  Seni Yine Zorlarlarsa, İstediklerini Söyle.  Buyurdu.( El-İsâbe Fi Temyizse-Sahabe, II, 512-513; Üsdü L-Ğâbe, IV, 130) 

İşte Bunun Üzerine Şu Âyeti Kerime İndirildi:

Kalbi İmanla Dolu İken Küfre Zorlanan Müstesna Olmak Üzere, Kim İman  Ettikten Sonra  Allah I İnkâr Eder Ve Küfre Kalbini Açarsa Allah In Gazabı Onların Üzerinedir; Onlar İçin Büyük Bir Azap Vardır. (Nahl Süresi /16, Âyet: 106) 

Görülüyor Ki, Kalbin Tasdiki, İmanın Aslı, Gerçeği, Değişmez Temeli Ve Merkezidir. Dilin İkrarı İse Bu Gerçeğin Ortaya Çıkmasını Sağlayan Ve Zorlama Anında Düşebilen Bir Şarttır. Böyle Bir Durumda Bu Yolu İzleyen Günahkâr Olmaz. Fakat Direnip Zorlandığı Fiili İşlemediği İçin Can Veya Organ Kaybına Uğrayan Da Günahkâr Olmaz, Bilakis Ecir Ve Sevabı Hak Eder. 

Başka Bir Örnek: Üsâme Bin Zeyd (Ra) Düşmana Karşı Düzenlenen Bir Baskın Sırasında, Yakaladığı Mirdas Adlı Bir Kişiyi  Lâ İlâhe İllellah  (Allah Tan Başka İlah Yoktur)  Söylemesine Rağmen Öldürmüştü.Bu Durum Efendimize Bilgi Olarak Ulaşmıştı. Medine Ye Dönünce Efendimiz Ona Tekrar Tekrar:   Lâ İlâhe İllellah Dedikten Sonra Onu Öldürdün, Öyle Mi   Diye Sorunca Üsame (Ra) : Korkudan Söyledi.  Cevabını  Vermiş. O Kadar Mahçup Olmuş, Üzülmüş Ki:          Keşke Daha  Önce Değil De Şimdi Müslüman Olsaydım.  Demiş. (Buhârî, Megâzi, 45; Tecrîdi Sarîh T. C:10; S: 291-292; İbni Sa D, II, 119; El-İsâbe, I,  31; Üsdü L-Ğâbe, I, 64-66) 

Başka Bir Hadiste: Nereden Biliyorsun  Kalbini Yarıp Da Mı Baktın   Buyurarak Yanlış Yaptığını İfade Etmiştir. (Müslim, İman, 158; Ebû Dâvûd, Cihad, 95; İbni Mâce, Fiten, 1;  Ahmed Bin Hanbel, IV, 429, V, 307) 

Bunun Üzerine Şu Âyet Nâzil Oldu: 

Size Selam Veren Ve Müslümanlık Şiârını Gösteren Kişiye:  Sen Mü Min Değilsin!  Demeyiniz!  (Nisa Süresi /4, Âyet: 94) 

Çünkü Bir İnsan Kendisi İnanmadığını Söyleyebilir, Ama Hiç Kimse Başkasına  Sen Şusun, Busun  Deme Hakkına Sahip Değildir, Zarardan Başka Hiç Bir Faydası Da Yoktur. Hele Hele İnandığını Söyleyen Birisine Böyle Bir Şey Söylemek Asla Doğru Değildir. Çünkü Kalblerdekini Ancak Hz. Allah (Cc) Bilir. Zorla, Baskıyla Kalblerdeki İnancı Veya Sevgiyi Yok Etmek Asla Mümkün Değildir.