04 Ateistlere Cevaplar : Yunus Suresi-99: ''Rabbin Dileseydi, Yeryüzünde Bulunanların Hepsi İnanırdı. Oyle İken İnsanları İnanmaya Sen Mi Zorlayacaksın?"

Soru : Yunus Suresi-99: ''Rabbin Dileseydi, Yeryüzünde Bulunanların Hepsi İnanırdı. Oyle İken İnsanları İnanmaya Sen Mi Zorlayacaksın?"

Yunus Suresi 99. Ayetinin Meali:   “Eğer Senin Rabbin Dileseydi, Dünyada Ne Kadar İnsan Varsa Hepsi İmana Gelirdi. Ama Bunu İrade Etmedi. Şimdi Sen Mi, İmana Gelsinler Diye İnsanları Zorlayacaksın?” 

Yunus Suresi 99. – 103 . Ayetinin Meali; Önceki Âyetlerde (95-98) Belirtilen Hususları Teyit Eden Bu Âyetlerde, Evrendeki Düzenin Ve En Üstün Kudretin Yüce Allah’a Ait Olduğu Hakikatinin Daima Göz Önünde Tutulması Gerektiği Vurgulanmakta, Hz. Peygamber’den, İnkârcılıkta Direnenler Karşısında Mâneviyatını Bozmaması İstenmektedir. Ayrıca Bu Âyetler, Başkalarını Zorla İmana Getirme Çabası İçine Girenlerin Kendi İradelerini Allah Teâlâ’nın İradesi Üstüne Çıkarmaya Çalışmak Gibi Bir Yanlışlığa Düşmüş Olacakları Uyarısında Bulunmaktadır. 

Allah’ın İzni Olmadan Hiç Kimsenin İman Etmeyeceği Hususunun Hemen Ardından Allah’ın, Akıllarını Kullanmayanları İğrenç Bir Duruma Sokacağının, Yani Kirli Halleriyle Baş Başa Bırakacağının Bildirilmesi; Yaratanın Allah Teâlâ, Seçme Kararını Verecek Olanın İse İnsan Olduğunu, Bir Başka Anlatımla, İnsanın İmanla İlgili Sorumluluğunun Akıl Nimetini Yerli Yerince Kullanıp Kullanmamasından Kaynaklandığını Açıkça Ortaya Koymaktadır.

Nitekim 101. Âyette Hem Yer Ve Göklerdekilere İbret Gözüyle Bakılması İstenmekte Hem De Bu Tür Kanıtların Ve Peygamberler Tarafından Yapılan Uyarıların, Aklını Doğru İstikamette İşletmediği İçin İman Yeteneğini Yitirenlere Fayda Etmeyeceği Belirtilmekte, Böylece İnanmayanı Buna Zorlamanın Faydasız Olduğuna Dair Bir Psikolojik Tahlil Yapılmış Olmaktadır. 

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 139-140 

Meselenin Ruha Akla Kalbe Ve Hisse Ve Hissiyata Ve Latife Ve Letaiflere Mutabık Hikmetli Bir Cevap Vermeden Önce Restinizi Görüyorum Ve Restinize Rest Çekiyorum ! Ve Soruyu  Biraz Daha Zorlaştırıyorum

Allah Cevabını Bildiği Halde Neden Soru Soruyor?

- Birisi Yunus Suresi 99. Ayette “Dileseydik Herkes İman Ederdi.” Deniliyor.

- İnşikak Suresinin 20. Ayetinde İse “Acaba Neden İman Etmezler?” Diye Soruyor.

- Ateistler İse Buna Cevaben Diyorlar Ki: Çünkü Dilemedin, Diye Cevap Veriyorlar. Allahu Teala Cevabını Bildiği Halde Neden Böyle Bir Soru Soruyor Ve Ateistlerin Vermiş Olduğu Cevap Ne Kadar Doğrudur? 

El Cevap:

Yunus Suresindeki Ayetin Meali Şöyledir: “Eğer Senin Rabbin Dileseydi, Dünyada Ne Kadar İnsan Varsa Hepsi İmana Gelirdi. (Ama Bunu İrade Etmedi). Şimdi Sen Mi, İmana Gelsinler Diye İnsanları Zorlayacaksın?” (Yunus, 10/99)

Bu Ayette Hz. Peygamber (Asm) Efendimize Bir Teselli Vardır. Efendimiz (Asm) İnsanların İmana Gelmelerini Çok İstiyordu. İman Etmedikleri Zaman Da Üzülüyordu. Kur'an’da Birçok Ayette Bu Gerçek Seslendirilmiştir.Buradaki Dileme, Yaratılışla İlgili “Kevnî” Olan Dilemedir. 

Allah’ın İki Adet Dilemesi, Meşieti Vardır: Biri Vahyin Hükümleriyle İlgili "Teşrîî" Dileme Ki, Bu Dileme Yalnız Allah’ın Hoşnutluğunu, Memnuniyetini İfade Eder, Fakat Zorlayıcı Değildir. Örneğin, Allah Dilediği Yani İstediği Halde, İnsanların Birçoğu İman Etmemiş, Keza Müminlerin Namaz Başta Olmak Üzere Kulluk Görevlerini Dilediği Halde Bunları Yapmayan Birçok Kişi Vardır.

 

Bunun Böyle Olması, Âdil Bir İmtihanın Gerçekleşmesi İçin Gereken Özgür İradeye Fırsat Vermeye Yöneliktir. “Dinde Zorlama Yoktur...” (Bakara, 2/256) Mealindeki Ayetin İfadesinde Bu Gerçeğin Altı Çizilmiştir. Diğeri İse Yaratma İle İlgili “Kevnî” Dilemedir. Bu İkinci Dileme Zorlayıcı Ve İcbar Edicidir. Allah Neyi Yaratmak İsterse Karşısına Hiçbir Engel Çıkamaz. Konumuz Olan Ayette Bu Kevnî Dilemeye İşaret Edilmiştir. 

İnşikak Suresinin 20. Ayetinde Geçen İfade Bizim Anladığımı Manada Bir Soru Değildir. Bu Bir Taaccüp Sorusudur. 

Meallerdeki Değişik İfadelere Rağmen, Asıl Metninin Tercümesi Şöyledir: “Mâ Lehum” (Onlara Ne Oluyor Ki..) “Lâ Yüminûn” (İman Etmezler / Etmiyorlar?) Yani Gösterdiğimiz Bu Kadar Ayetlere / İlmî Delillere Rağmen Ahiret Hayatına İman Etmemeleri İçin Onların Elinde Hangi Delil Var? 

Demek Ki, Buradaki Soru, Cevabı Beklenen Ve Gerçek Bilgiye Ulaşmak İstenen Hakiki Bir Soru Değildir. Bilakis, Bu Soru “İstifham-I İnkârî / İstifham-I İstibâdî” Denilen Bir Taaccüb Sorusudur. (Bk. Razi, Kurtubî, İbn Aşur, Meraği, İlgili Ayetin Tefsiri) 

Mesela Bir Babanın, Düşük Not Alan Öğrenci Çocuğuna “Şimdi Bu Notları Sen Mi Almışsın?" Veya "Bu Notlar Sahi Senin Midir?” Şeklindeki Soruyu Sorması, Bu Notların Çocuğuna Ait Olup Olmadığını Bilmediği Ve Bu Soru İle Öğrenmek İstediği İçin Sorduğu Fikri İnsanın Aklından Bile Geçmez.    

   “Kendilerine Kitap Verilenlerden Oldukları Halde, Allah’a Da, Âhiret Gününe De İman Etmeyen, Allah’ın Ve Resulü’nün Haram Kıldığını Haram Tanımayan, Hak Dinini Din Olarak Benimsemeyen Kimselerle Zelil Bir Vaziyette Tam Bir İtaatle, Cizye Verinceye Kadar Savaşın.” Buyrulmaktadır !   İlk Ayette, İnsanların Özgür İradeleriyle Dini Seçmelerine İmkân Verildiği, Allah’ın Kimseyi Zorlamadığı, Eğer Dileseydi Herkesi Zorla İman Ettirmeğe Gücünün Yettiği İfade Edilmiştir.  

   İslam’da Barış Esastır, “Dinde Zorlama Yoktur.” Prensibi Esastır. Savaş Hali Arızîdir. Bu Konuda Bir Çok Ayet Vardır.  

   İkinci Ayet İse, Savaş Durumuyla İlgilidir. Bu Ayet Hicretin 9. Yılında İnmiştir. Bu Da Gösteriyor Ki, İslam’da Esas Olan Barıştır, Özgürlüktür, İnsanların Özgür İradeleriyle Dini Kabul Etmeleridir. Bu Ayette İlk Defa Ehlikitaba Karşı Bir Yaptırım Uygulanmaya Konulmuştur. Bu Ayette Dikkat Çeken Şu Noktaları Göz Ardı Etmemek Gerekir:  

    A. Bu Ayetin Hedefinde Olanlar Ehlikitaptan -Özellikle De Yahudilerden- Belli Gruplardır. “Kendilerine Kitap Verilenlerden Oldukları Halde…” İfadesi Buna İşaret Etmektedir.  

   B. (Medine Devletine Vatan Hainliği Yapmışlardır !) Bunlar, –Değişik Ayetlerde Belirtildiği Üzere- Eskiden Beri Müslümanlara Karşı Düşmanlık Yapan, Kureyş Müşriklerine “Sizin Putçuluk Dininiz Müslümanların Dininden Daha İyidir” Diyen, Uhud Savaşı Öncesinde Müşrikleri Savaşa Kışkırtan, Hendek Savaşı Öncesinde Müşriklerle Beraber Müslümanlara Karşı Savaşma Anlaşmasını İmzalayan, Bunlardan Bazıları Aynı Savaş Esnasında Bilfiil İşin İçine Giren, Müslümanların En Sıkıntılı Bir Durumda Oldukları Bu Hendek Savaşı Esnasında Onların Kökünü Kazımak İçin Her Türlü Fitne-Fesat Komiteciliği Yapan, Hülasa Müslümanlara Hayat Hakkı Tanımaya Gönülleri Asla Razı Olmayan Fitne Unsuru Düşman Topluluklardır. Ayette Bunların Allah’a, Ahirete, Hak Dine İmanlarını Sorgulayan İfadelerden Bunu Anlamak Mümkündür.  

   C. Bu Ayette Şu Husus Da Açıkça Görülmektedir: İmanlarını Sorgulayan İfadelerden Bunların İmana Gelmedikleri Açıkça Anlaşılmaktadır. Buna Rağmen, Ayette “İman Edinceye Kadar Onlarla Savaşın.” Denilmemiştir. Bilakis “Cizye Vermeyi Kabul Edinceye Kadar Savaşın.” Şeklinde Bir Emir Söz Konusu Edilmiştir. Demek Oluyor Ki, Bunları İlle De İslam’a Girmeye Zorlama Diye Bir Şey Söz Konusu Değildir. Tek Şart, Barış Anlaşması Çerçevesinde İslam Devletine Bir Şekilde Bağlı Vatandaş Olup Ona “Cizye” Adıyla Bir Vergi Vermelerdir. Bu Vergi, Müslüman Vatandaşların Devlete Verdiği Zekât Ve İcap Ettiğinde Vergi Adıyla Yaptıkları Diğer Yardımları Gibi Bir Yardımdır. Devlet Bu Cizyeyi Aldığı Zaman Müslüman Vatandaşlarına Baktığı Gibi, Bu Gayrimüslim Vatandaşlarına Da Bakmak Zorundadır. 

Özetle : 

Dinde Zorlama Yoktur. Artık Doğruluk, Sapıklıktan Ayrılmıştır. Kim Ki Tağutu (Despotları Ve Şeytani Doktrinleri) İnkar Edip ALLAH'a İnanırsa, Kopmaz Ve Sağlam Bir Bağa Yapışmıştır. ALLAH İşitir, Bilir. ( Bakara Suresi, 256 )



Rabbin Dileseydi, Yeryüzündekilerin Hepsi İnanırdı. Öyleyse, Sen Mi Halkı İnanmaları İçin Zorlayacaksın? ( Yunus Suresi, 99 )

De Ki, "Bu Gerçek Senin Rabbindendir." Dileyen İnansın, Dileyen İnkar Etsin. Biz Zalimler İçin Onları Çepeçevre Saracak Bir Ateş Hazırladık. Onlar Her Ne Zaman Feryad Ederek Yardım İsteseler, Derişik Asit Gibi Yüzleri Haşlayan Bir Su Sunulur. Ne Kötü Bir İçecek, Ne Kötü Bir Son! ( Kehf Suresi, 29 )