Soru : Peygamberimiz (Asv) Evlatlığının Karısı İle Evlendiği Hakkındaki İddiaları Nasıl Değerlendirmeliyiz? Allah'ın Emri Üzerine Peygamberimiz (S.A.V.)'İn Hz. Zeynep Binti Cahş İle Evlenmesi Nasıl Olmuştur? Bu Evliliğin Hikmeti Nedir?
Hicretin 5. Senesi, Zilkâde Ayında Hz. Zeynep Binti Cahş R.A , Resûl-İ Ekrem Efendimizin Halası Ümeyme Binti Abdülmuttalib'in Kızı Olup, Peygamber Efendimizin Evladlık Edindiği Hz. Zeyd Bin Hârise İle Bizzat Rasulullah’ın Dünürlüğün De Evlendirilmişlerdir. Hz. Zeynep Ve Ailesi Böyle Bir Evliliği İstemedikleri Hâlde, Sırf Peygamber Efendimizin Israrı Üzerine Rıza Göstermişlerdi.
Hz. Zeyd, İzzetli Zevcesi Hz. Zeynep'i
Kendisine Mânen Küfüv (Denk) Bulmuyordu. Bu Durum Mânevî İmtizaçsızlığa Sebep
Oluyordu. Nitekim Evliliklerinin Birinci Yılı Henüz Bitmişken, Hz. Zeyd, Peygamber
Efendimize Gelerek, "Yâ Resûlallah! Ben, Âilemden Ayrılmak
İstiyorum." Dedi. Peygamberimiz (S.A.V.)'İn Cevaben, "Zevceni Tut,
Boşama! Allah'tan Kork." Buyurdu. Fakat, Hz Zeyd R.A , Hz Zeynep
İle Küfüv Olmadığı İçin Onu Kendisi Boşamıştır.
Peygamber Efendimiz, Mânevî
Geçimsizlik Sebebiyle Hz. Zeyd Ve Hz. Zeynep Arasındaki Evliliğin Son
Bulmasından Son Derece Üzüldü. Çünkü, Bu Evliliği Kendisi Arzu Etmişti. Durumun
Düzeltilmesi, Mahzun Zeynep (R.A.) İle Hâdiseden Dolayı Üzülen Akrabalarının
Gönlünün Alınması Gerekiyordu. Hz. Zeynep'in İddeti (Boşandıktan Sonra
Beklemesi Gereken Müddet) Dolmuştu.
Resûl-İ Ekrem Efendimiz Bir
Gün Hz. Âişe Validemizle Oturmuş Sohbet Ediyordu. Bu Esnada Kendisine Vahiy
Geldi. İnen Âyetlerde Cenâb-I Hak Şöyle Buyuruyordu: "Zeyd O Hanımla
Alâkasını Kesince Biz Onu Sana Nikâhladık Tâ Ki Evlâtlıklarının Boşadığı Hanımlarla Evlenmenin
Mü'minler İçin Günah Olmayacağı Anlaşılsın. Allah'ın Emri İşte Böylece Yerine
Getirilmiştir." "Allah'ın Kendisi İçin Takdir
Ettiği Şeyi Yerine Getirmesinde Peygamber İçin Bir Vebâl Yoktur. Daha Önce
Geçen Peygamberler Hakkında Da Allah'ın Kanunu Böyledir. Allah'ın Emri, Tâyin
Edilmiş Ve Değişmez Bir Hükümdür."
Vahiy Hali Sona Erince, Kâinatın
Efendisi Peygamber Efendimiz (A.S.M.) Gülümsedi, "Allah'ın, Onu Bana Gökte
Nikâhladığını, Zeynep'e, Kim Gidip Müjdeler?" Buyurdu. Âyet-İ Kerimelerden
Açıkça Anlaşılacağı Gibi, Cenâb-I Hak, Hz. Zeynep'i Zevceliğe Alması İçin Peygamberimiz
(S.A.V.)'E Emir Vermiştir. Resûl-İ Ekrem Efendimiz De Bu Emre Uyarak Hz. Zeynep'i
Zevceliğe Almıştır. Âyet-İ Kerimedeki "Biz Onu Sana Zevce
Yaptık" Beyanı, Bu Nikâhın Bir Akdi Semavi Olduğuna Açıkça Delâlet Ediyor.
Demek Ki, Bu Nikâh, Harikulâde, Örf Ve Zahiri Muâmelelerin Üstünde Sırf Allah'ın
Emriyledir Ki, Resûl-İ Kibriyâ Efendimiz, Allah'ın Emrine Boyun Eğmiştir. Nefsî
Arzularla Hiçbir İlgisi Yoktur.
Zaten Öyle Olmuş Olsa İdi Bu
Süreç İçerisinde Rasulullah Direk Kendine Eş Olarak Alabileceği Gibi Aynı
Zamanda Zeynep’te Bu Arzu’da İdi. Lakin : Bilindiği Gibi Allah Elçisinin
En Önemli Tebliğ Metotlarından Biri De Allah Tarafından Gelen Emir Ve Yasakları
Önce Kendisinde Uygulaması, Şayet Bunları Kendi Şahsında Uygulama İmkânı
Yoksa Veya Böyle Bir İmkân Bulamamışsa, O Emir Ve Yasakları En Yakın
Akrabasında Uygulaması İdi. Zira O, İnsanları Bir Tarağın Dişleri Gibi Eşit
Kabul Ediyordu. (Yani İddia Edildiği Gibi İslam Kölelik Ve Cariyeliği
Getirmedi Aksine Kaldırdı İştima-i Hayatta ki Uygulamalarda da Herkesi Musavi
Gördü.)Ona Göre, Allah Korkusu Ve Takvadan Başka Hiç Bir Faktör İnsanlara
Ayrıcalık Getirmemeliydi. Nitekim Kur'ân Bu Konuda; "Allah Katında En
Şerefliniz, Takvaca En İleri Olanınızdır." (Hucurât, 49/13) Diyordu. Buna
Göre Câhiliyye Döneminden Beri Devam Edip Gelen İmtiyazlı Sınıf Hakimiyeti
Ortadan Kalkmalıydı. İslâm Toplumu, Eşitlik Ve Adalet Üzerine Kurulmalıydı. Bunun
İçin De En Hassas Konulardan Biri Olan Evlilikle Bu İş Gerçekleşmeliydi. Zeyneb'in
Evliliğinden Söz Edildiği Bir Günde Eski Ve Kötü Âdetin Kaldırılma Zamanının
Geldiğine Hüküm Ederek Zeyneb'i Evlatlığı Zeyd İçin İstedi. Fakat Ne Zeyneb Ne
De Kardeşi Abdullah, Soylu Ve Hür Bir Kadının Azad Da Edilmiş Olsa Bir Köle İle
Evlenme Teklifini Hoş Karşılamadılar. İkisi De Dayızadeleri Olan Allah'ın Elçisine
Böyle Birinin Kendileri İçin Uygun Olup Olmayacağını Sordular. Onlara Göre
Eşraftan Birinin Kızı Azad Edilmiş Bir Köle İle Evlenemezdi. Zeyneb Daha Da
İleri Giderek Kendisinin Böyle Biri İle Evlenemeyeceğini Söylüyordu.
Rasûlüllah, Zeyd'in İslâm'daki
Ve Kendi Yanındaki Değerini Onlara Anlatıp Onun Ana Ve Baba Tarafından Da Soylu
Bir Kimse Olduğunu Söyledi. Ancak Onlar, Allah Elçisine Olan Derin Sevgi Ve
Muhabbetlerine Ve Ona İtaat Etme Konusunda Son Derece Titiz Davranmalarına
Rağmen, Bu Evliliğin Gerçekleşmesini İstemiyorlardı. Bunun Üzerine; "Âllah Ve Rasûlü Bir
İşe Karar Verip Hükmettiği Zaman, Mü'min Bir Erkekle, Mü'min Bir Kadın İçin
İşlerinde Muhayyerlik (Seçme Hakları) Yoktur. Kim, Allah Ve Rasûlüne İsyan
Ederse, Muhakkak Ki O, Apaçık Bir Sapıklık Etmiş Olur." (Ahzâb, 33/36)
Bu Evliliğin Mühim
Bir Hikmeti
Cenâb-I Hakkın Emriyle, Peygamber
Efendimiz (A.S.M.) İle Hz. Zeynep Arasında Kurulan Bu Evliliğin Ehemmiyetli Bir
Şer'i Hükmü Olduğu Gibi, Bütün Mü'minleri İlgilendiren Bir Hikmet Ve Fayda
Tarafı Da Vardı. Bu Da Konu İle İlgili Gelen Vahyin: "Tâ Ki,
Evlâtlıklarını, Kendilerinden Alâkalarını Kestikleri Zevcelerini Almakta
Mü'minler Üzerine Günah Olmasın." Meâlindeki Kısmında Beyan Buyurulmuştur.
Çünkü, Cahiliyye Devrinde, Bir
Kimse Birisini Evlât Edindiği Zaman, Halk, Evlâtlığı, Onun Adıyla Anar Ve
Evlâtlık, Öz Evlât Gibi O Kimsenin Mirasından Faydalanırdı. Haliyle Bu İnanca
Göre, Evlâtlığın Boşadığı Kadını, Onu Evlât Edinen Kimse Alamazdı, Bu Haramdı.
İşte, Peygamber Efendimizin, Allah
Teâlânın Emrine Uyarak, Hz. Zeynep'i Zevceliğe Almasıyla Cahiliyye Devrinin Bu
İnanç Ve Âdetinin Bâtıl Olduğunu Ortaya Kondu. Böyle Bir Durumda Mü'minler İçin
De Vebâl Ve Günahın Söz Konusu Olamayacağı Belirtildi.
Kafirlerin Ve Münafıkların
Dedikoduları Dünde Bugün de Sürmektedir
Peygamber Efendimiz (A.S.M.) Hz.
Zeynep'le Evlenince, Her Meselede Fırsat Kollayıp, Müslümanlar Arasında Fitne
Ve Fesatı Çıkarmaya Can Atan Münafıklar, Bu Meselede De İleri Geri Konuşmaya
Başladılar. Cahiliyye
Devri İnancına Göre, Evlâtlığın Boşadığı Karısını Almayı Haram Sayıp, Bunu Resûl-İ
Ekrem Efendimiz (A.S.M.) Aleyhinde Dedikodu Vesilesi Yapıp, "Muhammed,
Evlâdın Karısıyla Evlenmeyi Haram Kıldı. Kendisi İse Oğlu Zeyd'in Boşadığı
Karısıyla Evlendi." Diyerek Yaygaraya Başladılar.( Ahzab, 4 Ve 5.
Ayeti Kerimelerle Bu Cahiliye Örf Ve
Adeti Kaldırıldı) Gelen Vahiy Bu Hususa Da Açık Bir Şekilde Şöyle Cevap
Veriyordu.
"Muhammed Hiçbirinizin
Babası Değildir; O Allah'ın Resûlüdür Ve Peygamberlerin Sonuncudur. Allah İse
Her Şeyi Hakkıyla Bilir." (Ahzab Sûresi, 40. Ayeti Kerime) Kendisine Muhammed Oğlu Zeyd Derlerdi, Âyet Gelince Kendi Babasına
Nisbet Ederek Hârise Oğlu Zeyd Dediler.
Peygamberlerin, Ümmetlerine Bir Baba Gibi Nazar Ve
Hitapları Risâlet Vazifesi İtibariyledir, Beşeri Şahsiyetleri İtibariyle
Değildir. Bu Bakımdan, Elbette Onlardan Zevce
Almanın Uygun Olmayacağından Bahsedilemez. Kur'ân-I Kerim, Zihinlerde Bu
Hususta Uyanacak Herhangi Bir İstifhamı Bertaraf Etmek Maksadıyla, Meâlini
Aldığımız Son Âyet-İ Kerime İle Mânen Şöyle Demektedir: "Peygamber Rahmeti
İlâhiye Hesabıyla Size Şefkat Eder, Pederâne Muâmele Eder Ve Risâlet Namına Siz
Onun Evlâdı Gibisiniz. Fakat Şahsiyeti İnsaniye İtibariyle Pederiniz Değildir
Ki, Sizden Zevce Alması Münasip Düşmesin! Ve Sizlere 'Oğlum' Dese, Ahkâmı
Şeriat İtibariyle Siz Onun Evlâdı Olamazsınız!" (Risale-i Nur Mektûbat, S. 28-29. Sayfa.)
Böyle Bir Çok Cihetlerden
Hikmetleri Bulunan Ve Hayırlara Vesile Olan Bu Pâk Ve Nezih Evliliğe Toz
Kondurmak Ve Bununla Da Resûl-İ Kibriyâ Efendimizin Yüce Şahsiyetine Gölge
Düşürmek Niyetiyle Çırpınıp Duranların, Hüsni Niyetten Ne Kadar Uzak Ve Maksadı
Hareket Ettikleri, Elbette Ki, Bu İzahlarımız Neticesinde, Basiret Ve Feraset
Sahibi Mü'minlerin Gözünden Kaçmaz.
Dipnotlar:
1. Tabakât, 8:101.
2. A.G.E., 8:101; Tirmizî, Sünen,
5:354; İbn-İ Kesir, Tefsir, 3:491.
3. Ahzab Sûresi, 37-38.
4. Cahiliyye Devrinin Bu Evlâd
Edinme Âdeti Kur'ân-I Kerîmin Şu Mealdeki Âyet-İ Kelimeleriyle Ortadan
Kaldırılmıştır. '... Allah Evlâtlıklarınızı, Oğullarınız Hükmünde Kılmamıştır. Bunlar
Sizin Ağızlarınızdaki Mânâsız Bir Sözden İbarettir. Allah İse Hakkı Bildiriyor
Ve Kullarını Doğru Yola İletiyor.
"Onları Kendi Babalarına
Nisbet Edin; Allah Katında Doğru Olan Budur. Eğer Babalarının Kim Olduğunu
Bilmiyorsanız, Zâten Onlar Sizin Din Kardeşleriniz Ve Dostlarınızdır. Bu Hususta
Unutarak Veya Bilmeyerek Yaptığınız Hatadan Dolayı Sizin İçin Bir Günah Yoktur;
Siz Ancak Kasten Yaptıklarınızdan Mes'ulsünüz. Allah İse Çok Bağışlayıcı, Çok
Merhamet Edicidir." (Ahzab, 33/4-5.)
5. Tirmizî, Sünen, 5:352.
6. Ahzab Sûresi, 40.
7. Mektûbat, S. 28-29.
8. Müslim, 2:1051.
Soru : İslam'da Düşünce Özgürlüğü Ve Hz. Zeyneb'in Hz. Zeyd İle
Evliliği Konusunu Açıklar Mısınız?
İnsan Kuldur. Allah İnsanın
Yaratıcısı Ve Dinin Göndericisidir. Bu İnsanı Yaratan Allah, Onun Gerek Ferdi
Gerek İçtimai Hayatta Hangi Kurallara Göre Yaşayacağını Elbette İnsandan
Daha İyi Bilmektedir. Bunun İçin İbadetler Başta Olmak Üzere Temel Konularda
Kurallar Ve Hükümler Koymuştur. Bu Hükümlere Uymak İnsanın Vaizfesidir. Çünkü
Bu Hüküm Ve Emirler Yaratıcının Emridir.
Dini Emirlere Mutlak İtaat
Gerekir. İnsan Ancak Bu Şekilde Bir Dinin Müntesibi Olur. Ancak İslam İnsanın
Bir Çok Alanda Kendi Aklına Göre Yaşamasını Kendi Kararlarını Almasını, Aklını
Kullanmasını Öngörmüştür. Temel Bazı Konular Dışında Bir Çok Meselesini Akla
Havale Etmiştir. İslam Peygamberi (Asm) Dünya İşlerinde Çoğu Zaman Ashabıyla
İstişare Etmiş. Mesleğinin Erbabı Olan Kişilerin Bilgisine Müracaat Etmiş
"Siz Dünya İşlerini Benden Daha İyi Bilirsiniz Demiştir."
Buyurmuştur. İslam Dinindeki Farklı Mezheb, Meşreb Ve Ekollerin Olması Ve İslam
Âlimlerinin Bir Zaman Bütün İlimlerde En İleri Seviyelere Ulaşmaları Düşünce
Özgürlüğünün Ürünüdür.
İslam'da Düşünce Özgürlüğünün
Olmadığını İddia Edenler Allah'ın Emirlerine İtiraz Edilememesini Öne
Sürmektedirler. Bu İtiraz Ahzab Sûresinden 36. Âyet-İ Kerîmesinde Belirtilen, “Allah
Ve Resûlü Bir İşe Hüküm Verdiği Zaman, İnanmış Bir Erkek Ve Kadına O İşi Kendi
İsteklerine Göre Seçme Hakkı Yoktur. Her Kim Allah Ve Resûlüne Karşı Gelirse,
Apaçık Bir Sapıklığa Düşmüş Olur.” Hz. Zeyneb'in Hz. Zeyd İle Nikahlanmasının
Âyetle Emredilmesine Karşıdır. Âyetteki, Hz. Zeyneb'in Hz Zeyd'le Evlenmesinde
Hz. Zeyneb'e Seçim Hakkı Bırakılmadığı Konusuna İtiraz Edilmiştir. Çok Fazla
Sürmeyen Bu Evliliğin Büyük Hikmetleri Vardır. Peygamberimiz (Asm)'İn Ve
Ashabının Hayatı Daha Sonraki Gelecek Müslümanlar İçin Bir Modeldir. Bu Hikmetle
Bir Çok Olayın Aslı O Zaman Yaşanmıştır. Vahiyle Yapılması Emredilen Bu
Evliliğinde, Yanlış Olan Cahiliye Âdetlerinden Birisini Kaldırmaya Yönelik Olma
Hikmeti Vardır. Bir Seneden Fazla Devam Etmeyen Evlilikte Hz. Zeynebin Hz. Zeyd'den
Ayrılmak İstediğinde Ayrılmasına İzin Verilmesi, Mutlak Bir Zorlamanın
Olmadığını Gösterir.
Bilindiği Gibi Allah Elçisinin
En Önemli Tebliğ Metotlarından Biri De Allah Tarafından Gelen Emir Ve Yasakları
Önce Kendisinde Uygulaması, Şayet Bunları Kendi Şahsında Uygulama İmkânı
Yoksa Veya Böyle Bir İmkân Bulamamışsa, O Emir Ve Yasakları En Yakın
Akrabasında Uygulaması İdi. Zira O, İnsanları Bir Tarağın Dişleri Gibi Eşit
Kabul Ediyordu. (Yani İddia Edildiği Gibi İslam Kölelik Ve Cariyeliği
Getirmedi Aksine Kaldırdı İştima-i Hayatta ki Uygulamalarda da Herkesi Musavi
Gördü.)Ona Göre, Allah Korkusu Ve Takvadan Başka Hiç Bir Faktör İnsanlara
Ayrıcalık Getirmemeliydi. Nitekim Kur'ân Bu Konuda; "Allah Katında En
Şerefliniz, Takvaca En İleri Olanınızdır." (Hucurât, 49/13) Diyordu. Buna
Göre Câhiliyye Döneminden Beri Devam Edip Gelen İmtiyazlı Sınıf Hakimiyeti
Ortadan Kalkmalıydı. İslâm Toplumu, Eşitlik Ve Adalet Üzerine Kurulmalıydı. Bunun
İçin De En Hassas Konulardan Biri Olan Evlilikle Bu İş Gerçekleşmeliydi. Zeyneb'in
Evliliğinden Söz Edildiği Bir Günde Eski Ve Kötü Âdetin Kaldırılma Zamanının
Geldiğine Hüküm Ederek Zeyneb'i Evlatlığı Zeyd İçin İstedi. Fakat Ne Zeyneb Ne
De Kardeşi Abdullah, Soylu Ve Hür Bir Kadının Azad Da Edilmiş Olsa Bir Köle İle
Evlenme Teklifini Hoş Karşılamadılar. İkisi De Dayızadeleri Olan Allah'ın Elçisine
Böyle Birinin Kendileri İçin Uygun Olup Olmayacağını Sordular. Onlara Göre
Eşraftan Birinin Kızı Azad Edilmiş Bir Köle İle Evlenemezdi. Zeyneb Daha Da
İleri Giderek Kendisinin Böyle Biri İle Evlenemeyeceğini Söylüyordu.
Rasûlüllah, Zeyd'in İslâm'daki
Ve Kendi Yanındaki Değerini Onlara Anlatıp Onun Ana Ve Baba Tarafından Da Soylu
Bir Kimse Olduğunu Söyledi. Ancak Onlar, Allah Elçisine Olan Derin Sevgi Ve
Muhabbetlerine Ve Ona İtaat Etme Konusunda Son Derece Titiz Davranmalarına
Rağmen, Bu Evliliğin Gerçekleşmesini İstemiyorlardı. Bunun Üzerine; "Âllah Ve Rasûlü Bir
İşe Karar Verip Hükmettiği Zaman, Mü'min Bir Erkekle, Mü'min Bir Kadın İçin
İşlerinde Muhayyerlik (Seçme Hakları) Yoktur. Kim, Allah Ve Rasûlüne İsyan
Ederse, Muhakkak Ki O, Apaçık Bir Sapıklık Etmiş Olur." (Ahzâb, 33/36) Âyet-İ Kerimesi Nâzil Oldu.
Bunun Üzerine Zeyneb, Allah Ve
Rasulünün Emrine İtaat Etmek İçin Zeyd İle Olan Evliliğe Razı Oldu. Fakat Bu
Evlilik Pek İyi İşleyen Bir Seyir Takib Etmedi. Bu Sebeple Ancak Bir Sene Kadar
Devam Etti. Bununla Beraber, İslâm'ın Yerleştirmek İstediği Eşitlik Ve Adalet
Anlayışı Artık Kök Salmış Ve Örnek Bulmuş Oluyordu. Hz Zeyd R.A Hz. Peygamber
(Asm)'E Müracaatla Karısını Boşamak İstediğini Bildirdi. Rasûlüllah, Bu
Durumdan Çok Müteessir Oldu. Çünkü Evlenmelerini Bizzat Kendisi İstemişti. Bu
Sebeple Her Defasında "Âllah'tan Kork, Karını Boşama." (Ahzab, 33/37)
Diyordu. Bununla Beraber Bu Evlilik Yürümedi Ve Zeyd, Karısını Boşamak Zorunda
Kaldı. Böylece Zeyneb Binti Cahş Serbest Kalmış Oldu.
Aradan Bir Süre Geçtikten
Sonra Bu Defa Sıra Başka Bir Kötü Âdedin Kaldırılmasına Gelmişti. Bu İse
Evlatlıkların Hanımlarının Öz Evladın Hanımı Kabul Edilip Öz Gelin Muamelesine
Tabi Tutulması İdi. Bu Sırada İslâm Hukukî Bakımından Evlatlık Müessesesini
Temelden Değiştirmiş Ve Bir Kişinin Sadece Öz Babasına Nisbet Edilebileceğini
İlkesini Getirmişti. Nitekim Kur'ân-I Kerîm'de Bu Anlamda Şöyle Denilmektedir: "Onları (Evlatlıklarınızı)
Babalarının İsmiyle Çağırın. Bu, Allah Katında Daha Doğrudur. Eğer Babalarını
Bilmiyorsanız O Halde (Onlar) Din Kardeşleriniz Ve Dostlarınızdır." (Ahzab,
33/5).
Bunun Üzerine Hz. Peygamber (Asm)'İn
Evlatlığı Olan Zeyd De, Zeyd B. Hârise Diye Çağırılmaya Ve Daha Sonraki
Nesillerce De Bu İsimle Anılmaya Başlandı (Ahmed B. Abdullah Et-Taberî,
Es-Simtu's-Emin, 106). Zeyd, Hz. Peygamber (Asm)'İn Evlatlığı İdi. Buna Göre Onun
Hanımı Olan Zeyneb De Rasûlüllah'ın Öz Gelini Değildi. Evlatlık Müessesesinin Kur'ân'ın
Emri İle Kaldırılmasından Sonra Bunun Bir Kalıntısı Olan "Evlatlık
Hanımlarının, Evlad Edinenler Tarafından Alınmayacağı" Anlayışının Da
Kaldırılması Gerekiyordu. Uygulamadaki Prensibe Göre Bu Âdetin
Kaldırılmasında En Uygun Durumda Olan İse Bu Defa Hz. Peygamber'di. Hz. Peygamber
De Bunu Biliyordu. Ancak Ortaya Çıkacak Fitne Ve Dedikodular Onu Korkutuyordu. Ama
İslâm'ın Getirdiği Bu Prensip, Kesinlikle Kendisi Üzerinde Uygulanacaktı. Nitekim
Bu Husus Kur'ân'da Şöyle İfade Edilir:
"Âllah'ın Açığa Çıkarıcı
Olduğu Şeyi Kalbinde Gizliyordun. Ve Halktan Korkuyordun. Halbuki Korkulmaya En
Ziyade Layık Olan Allah'tır. Zeyd, O Kadından Alakasını Kesince Biz Onu Sana
Zevce (Eş) Yaptık Ki, Mü'minlere Evlatlıklarının Kendilerinden Alakalarını
Kestikleri (Boşadıkları) Zevcelerini Almakta Bir Müşkülat Olmasın. Allah'ın Emri
Yerine Gelecektir." (Ahzab, 38/37)
Enes (R.A)'In Bildirdiğine
Göre Zeyneb Boşanıp İddeti Bitince Rasûlüllah (Asm), Zeyd B. Hârise'ye Gidip, Zeyneb'i
Kendisi İçin İstemesini Söylemiş. Başlangıçta Zeyd'e Zor Ve Ağır Gelen Bu
Vazife, Zeyd Tarafından Yerine Getirilmiştir. Fakat Zeyneb Bu Konuda Allah'ın Emrini
Beklediğini Söyledi. Bunun Üzerine Yukarıda Temas Edilen Âyet-İ Kerime Nâzil
Oldu. Bir Rivayete Göre Zeyneb'in İlk Adı "Berre" İdi. Hz. Peygamber (Asm)
Bundan Böyle İsminin Zeyneb Olduğunu Söyleyerek Onun İsmini Değiştirir. Bundan Sonra
Hep Zeyneb Olarak Anıldı (İbn Abdi'l-Berr, El-İstiâb, IV/306-307).
Kur'ân Âyeti İle Meydana Gelen
Bu Evlilik, Câhiliyye Döneminin Kötü Bir Âdetini Daha Ortadan Kaldırmış
Oluyordu. Böylece Hz. Peygamber (Asm), Hem Zeyneb'in Hem De Akrabalarının İlk
Arzuları Doğrultusunda Onunla Nikahlandı.
Hz. Peygamber (Asm) Zeyneb'le Evlenince Münafıklar
Dedikodu Yapmaya Başladılar. Onlar, İşi O Kadar İleriye Götürdüler Ki, "Muhammed
Oğlun Karısının Babaya Haram Olduğunu Bildiği Halde Kendisi Oğlunun Hanımını
Nikahladı." Dediler. Bunun Üzerine Allah Teâlâ Ahzab Süresinin Kırkıncı
Âyetini İndirdi. Burada Meâlen: "Muhammed, Erkeklerinizden Birinin Babası
Değildir. Fakat O, Allah'ın Rasûlü Ve Peygamberlerin Sonuncusudur." (Ahzab,
33/40)
Denilmektedir. Kur'ân-I Kerîm'in
Yapmak İstediği Islâh, İslâm'ın Bu Defa Evlilik Yasakları Mevzuunda, Evlad
Edinilmiş (Evlatlık) İle Öz Evladı Aynı Gören Âdet Hakkında İdi. Bir Şahsın
Evlatlığından Boşanan Veya Dul Kalan Kadını, Ebedî Olarak Böyle Bir Baba İle
Evlenemiyordu. Bu Âdet O Kadar Köklü Bir Şekilde Yerleşmişti Ki, Müslümanlar
Arasında Bile Hiç Kimse Böyle Bir Evliliği Düşünemezdi.
Gerçekten, Bu Kadar Basit Ve Bazı Reformların Yapılmasına
Yönelik Olan Bu İzdivacı, Bilhassa İslâm Düşmanları Ve Batı'nın Müteassıb
Yazarları Dillerine Dolayarak Bu Konuda Çeşitli Senaryolar Hazırladılar. Buna Göre,
Hz. Peygamber (Asm), Zeyd'in Evde Bulunmadığı Bir Sırada Onu Aramaya Gelmiş,
Evde Zeyneb'i Görmüş Ve Ona Hayran Olmuştur. Bunun Üzerine Zeyd, Hanımını
Boşamıştır. Bu Şekilde Düşünenlerin Tamamının Gözden Kaçırdıkları Bazı Önemli
Noktalar Bulunmaktadır. Öyle Anlaşılıyor Ki, Bu Noktaları Bilmeyerek Değil,
Kasıtlı Olarak Gözden Uzak Tutmaya Çalışmışlardır. Bunlar, Zeyneb'in Hz. Peygamber (Asm)'İn Yakın
Akrabası Olduğunu, Onun Medine'ye Hicret Eden İlk Müslümanlar Arasında Bulunduğunu,
Rasûl-İ Ekrem'in Zeyd İle Evlenmeden Önce Rasûlüllah'a Varmak İstediğini Kabul
Ediyorlar. Sonra Da İlk Münafıkların Yaptığı Gibi İftirada Bulunmaktan Da
Çekinmiyorlar.
Şayet Hz. Peygamber (Asm), Zeyneb'i Almaya İstekli
Olsaydı, Onu Bakire İken Almasına Kim Mani Olabilirdi? Acaba Hz. Peygamber Daha
Önce Halasının Kızı Olan Zeyneb'i Görmemiş Miydi? Bunu Söylemeye İmkân Var
Mıdır? Hz. Peygamberin Zeyneb'le Olan Evliliğinden Önce Kadınlar Tesettüre
(Örtünmeye) Riayet Etmiyorlardı. Çünkü Bu Dönemde Tesettürle İlgili Emirler
Henüz Gelmemişti. Zeyneb'in Gerek Zeyd, Gerekse Hz. Peygamber İle Evlenmesi
Hicâb (Örtünme) Âyetlerinden Önce İdi. Buharî Ve Diğer Sahih Hadis
Kaynaklarında Hicâb Âyetinin İnmesi İle İlgili Bilgiler Bulunmaktadır. Buna Göre
Bunların İnmesi, Hz. Peygamber (Asm)'İn Zeyneb'le Evlenmesinden Sonra Olmuştur [Bu Konuda
Daha Geniş Bilgi İçin Bk. Buharî, Tefsiru'l-Kur'ân (33) 8; Kazıcı, A.G.E.,
239-241].
Tamamen Hayal Mahsûlü Olan Ve
Münafıkların Dedikodusu Sebebiyle Ortalığa Yayılan Fitneden Dolayı, Bu
İzdivaçla İlgili Olarak Müsteşrik Ve Misyonerler Büyük Bir Faaliyetin İçine
Girmişlerdir. Bu Konuda Bir Piyes Yazanlardan Biri Woltaire'dir. Woltaire,
Tarihî Gerçeklerle Taban Tabana Zıt Olan Piyesi Yazarken Papadan İltifat
Görmüştü. Daha Önce Afaroz Edilmişken Yazdığı Bu Tiyatro Eseri Üzerine Papa
Tarafından "Oğlum Voltaire..." Diye Başlayan Bir Mektup Alarak
İltifata Nail Olmuştur (Bu Piyes Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin Bk. Zekai
Konrapa, Peygamberimiz, İslâm Dini Ve Aşere-İ Mübeşere, İstanbul 1963,
485-487).
Dinsizliği Kabul Ettiği
Bildirilen Bu Adam, Sadece İslâm'a Hücum Ettiği İçin Papa Tarafından
Affedilmekle Kalmamış, Aynı Zamanda Da Papanın "Oğlum" Hitabına
Mazhar Olmuştur. Gerçekte Normal Bir Evlilik Olan Bu İzdivaç,
Bilhassa İslâm Düşmanları Tarafından Devamlı Olarak Gündemde Tutulmaya
Çalışılmıştır. Bunun Sebebi De Herhalde Dinî Taassub Olsa Gerektir.
Hz. Peygamber (Asm) İle
Evlendiği Zaman Otuz Beş Yaşında Bulunan Zeyneb Binti Cahş'ın Düğününde Rasûlüllah,
Büyük Bir Ziyafet Vermişti. Hicretin Beşinci Yılında Meydana Gelen Bu
İzdivacın, Üçüncü Yılda Olduğunu Söyleyenler Olmuşsa Da Bu Görüş Pek Doğru
Kabul Edilmemektedir. Çünkü Hicâb Âyeti Bu Evlilikten Sonra İnmişti.
Hz. Zeyneb, Rasûlüllah'ın Diğer
Hanımlarına Karşı Övünür Ve "Sizi Peygamberle Aileleriniz Evlendirdi. Halbuki
Beni Yedi Kat Göklerin Üstünden Yüce Allah Evlendirdi." Diyordu. İbn
Kesir'in Naklettiği Bir Habere Göre Zeyneb, Hz. Peygambere "Diğer Hanımlarının
Sana Karşı Nazlanamayacağı Üç Şeyle Nazlanabilirim." Demiş. Bunlar:
1. Senin Dedenle Benim Dedem
Aynı Kişi (Abdülmuttâlib)Dir.
2. Beni Sana Nikâhlayan Allah'tır.
3. Aradaki Elçi Cebrail Aleyhisselâmdır
(İbn Kesir, El-Bidaye Ve'n Nihaye, IV, 148).
Soru: Evlatlıklarının
Eşlerinin Boşanmasından Sonra Onlarla Evlenilebileceğini Göstermek İçin Neden
İlla Ki Uygulamalı Olması İcap Etmiştir?
- Bu Konu, Cahiliye Dönemimde
Son Derece Yaygın Bir Kanaatti. Eskiden Beri Toplumda Yer Alan Bir İnancın
Ortadan Kaldırılması Oldukça Zordur. İçki Yasağının Dört Safhada Ancak Tamamen
Yasaklanmış Olması Bunun Göstergesidir. Böyle
Bir İnancın Yanlışlığını Ortaya Koymak İçin, Bizzat Hz. Peygamber (Asm)’İn
Şahsında Uygulaması En Kestirme Bir Yol Ve En İnandırıcı Bir Düzenlemedir.
- Bu Arada, Hz. Peygamber (Asm)
İçin De Çok Zor Bir İmtihan Olmuştur. O Da Bir Sınav Vermiş, Bütün Zerrelerine
Kadar Böyle Bir Uygulamadan Çekindiği Halde, Allah’ın Emri Karşısında Boyun
Eğmek Zorunda Kalmıştır. “Büyüklerin İmtihanı Da Büyük Olur.” Sözü, Herhâlde Bu
Gibi İmtihanlar İçin Söylenmiştir.
- Allah’ın Hikmeti, Bu
Uygulama İle Bir Yandan Yeni Bir Hüküm Ortaya Konmuş, Diğer Taraftan Hz. Muhammed
(Asm)’İn Peygamberliğini Pekiştirmeyi Hedeflemiştir. Nitekim, Bu Durum O Zaman
Hemen Fark Edilmiş Ve Hz. Aişe
“Eğer Hz. Peygamber (Asm) Kur’an’dan
Bir Şey Gizleseydi, (Konuyla İlgili) Bu Ayeti Gizlerdi.”
Demiştir. Hz. Enes Ve Daha
Başka Sahabilerden De Bu Konuya Dikkat Çekenler Olmuştur. Daha Sonraki Alimler
De Bu Hususu, Hz. Muhammed (Asm)'İn Peygamberliğinin Açık Bir Delili Olarak
Görmüşlerdir.