18 Ateistlere Cevaplar : Azhab Suresi 4 İle 37. Ayetler Arasında Bir Çelişki Var mı ? Hz Zeynep R.A İle Efendimizin Evliliği Hakkında Soru Ve Cevaplar

 

Soru : Peygamberimiz (Asv) Evlatlığının Karısı İle Evlendiği Hakkındaki İddiaları Nasıl Değerlendirmeliyiz? Allah'ın Emri Üzerine Peygamberimiz (S.A.V.)'İn Hz. Zeynep Binti Cahş İle Evlenmesi Nasıl Olmuştur? Bu Evliliğin Hikmeti Nedir? 

Hicretin 5. Senesi, Zilkâde Ayında Hz. Zeynep Binti Cahş R.A , Resûl-İ Ekrem Efendimizin Halası Ümeyme Binti Abdülmuttalib'in Kızı Olup, Peygamber Efendimizin Evladlık Edindiği Hz. Zeyd Bin Hârise İle Bizzat Rasulullah’ın Dünürlüğün De Evlendirilmişlerdir. Hz. Zeynep Ve Ailesi Böyle Bir Evliliği İstemedikleri Hâlde, Sırf Peygamber Efendimizin Israrı Üzerine Rıza Göstermişlerdi. 

Hz. Zeyd, İzzetli Zevcesi Hz. Zeynep'i Kendisine Mânen Küfüv (Denk) Bulmuyordu. Bu Durum Mânevî İmtizaçsızlığa Sebep Oluyordu. Nitekim Evliliklerinin Birinci Yılı Henüz Bitmişken, Hz. Zeyd, Peygamber Efendimize Gelerek, "Yâ Resûlallah! Ben, Âilemden Ayrılmak İstiyorum." Dedi. Peygamberimiz (S.A.V.)'İn Cevaben, "Zevceni Tut, Boşama! Allah'tan Kork." Buyurdu. Fakat, Hz Zeyd R.A , Hz Zeynep İle Küfüv Olmadığı İçin Onu Kendisi Boşamıştır.

Peygamber Efendimiz, Mânevî Geçimsizlik Sebebiyle Hz. Zeyd Ve Hz. Zeynep Arasındaki Evliliğin Son Bulmasından Son Derece Üzüldü. Çünkü, Bu Evliliği Kendisi Arzu Etmişti. Durumun Düzeltilmesi, Mahzun Zeynep (R.A.) İle Hâdiseden Dolayı Üzülen Akrabalarının Gönlünün Alınması Gerekiyordu. Hz. Zeynep'in İddeti (Boşandıktan Sonra Beklemesi Gereken Müddet) Dolmuştu.

Resûl-İ Ekrem Efendimiz Bir Gün Hz. Âişe Validemizle Oturmuş Sohbet Ediyordu. Bu Esnada Kendisine Vahiy Geldi. İnen Âyetlerde Cenâb-I Hak Şöyle Buyuruyordu: "Zeyd O Hanımla Alâkasını Kesince Biz Onu Sana Nikâhladık Tâ Ki Evlâtlıklarının Boşadığı Hanımlarla Evlenmenin Mü'minler İçin Günah Olmayacağı Anlaşılsın. Allah'ın Emri İşte Böylece Yerine Getirilmiştir."  "Allah'ın Kendisi İçin Takdir Ettiği Şeyi Yerine Getirmesinde Peygamber İçin Bir Vebâl Yoktur. Daha Önce Geçen Peygamberler Hakkında Da Allah'ın Kanunu Böyledir. Allah'ın Emri, Tâyin Edilmiş Ve Değişmez Bir Hükümdür."

Vahiy Hali Sona Erince, Kâinatın Efendisi Peygamber Efendimiz (A.S.M.) Gülümsedi, "Allah'ın, Onu Bana Gökte Nikâhladığını, Zeynep'e, Kim Gidip Müjdeler?" Buyurdu. Âyet-İ Kerimelerden Açıkça Anlaşılacağı Gibi, Cenâb-I Hak, Hz. Zeynep'i Zevceliğe Alması İçin Peygamberimiz (S.A.V.)'E Emir Vermiştir. Resûl-İ Ekrem Efendimiz De Bu Emre Uyarak Hz. Zeynep'i Zevceliğe Almıştır. Âyet-İ Kerimedeki "Biz Onu Sana Zevce Yaptık" Beyanı, Bu Nikâhın Bir Akdi Semavi Olduğuna Açıkça Delâlet Ediyor. Demek Ki, Bu Nikâh, Harikulâde, Örf Ve Zahiri Muâmelelerin Üstünde Sırf Allah'ın Emriyledir Ki, Resûl-İ Kibriyâ Efendimiz, Allah'ın Emrine Boyun Eğmiştir. Nefsî Arzularla Hiçbir İlgisi Yoktur.

Zaten Öyle Olmuş Olsa İdi Bu Süreç İçerisinde Rasulullah Direk Kendine Eş Olarak Alabileceği Gibi Aynı Zamanda Zeynep’te Bu Arzu’da İdi. Lakin : Bilindiği Gibi Allah Elçisinin En Önemli Tebliğ Metotlarından Biri De Allah Tarafından Gelen Emir Ve Yasakları Önce Kendisinde Uygulaması, Şayet Bunları Kendi Şahsında Uygulama İmkânı Yoksa Veya Böyle Bir İmkân Bulamamışsa, O Emir Ve Yasakları En Yakın Akrabasında Uygulaması İdi. Zira O, İnsanları Bir Tarağın Dişleri Gibi Eşit Kabul Ediyordu. (Yani İddia Edildiği Gibi İslam Kölelik Ve Cariyeliği Getirmedi Aksine Kaldırdı İştima-i Hayatta ki Uygulamalarda da Herkesi Musavi Gördü.)Ona Göre, Allah Korkusu Ve Takvadan Başka Hiç Bir Faktör İnsanlara Ayrıcalık Getirmemeliydi. Nitekim Kur'ân Bu Konuda; "Allah Katında En Şerefliniz, Takvaca En İleri Olanınızdır." (Hucurât, 49/13) Diyordu. Buna Göre Câhiliyye Döneminden Beri Devam Edip Gelen İmtiyazlı Sınıf Hakimiyeti Ortadan Kalkmalıydı. İslâm Toplumu, Eşitlik Ve Adalet Üzerine Kurulmalıydı. Bunun İçin De En Hassas Konulardan Biri Olan Evlilikle Bu İş Gerçekleşmeliydi. Zeyneb'in Evliliğinden Söz Edildiği Bir Günde Eski Ve Kötü Âdetin Kaldırılma Zamanının Geldiğine Hüküm Ederek Zeyneb'i Evlatlığı Zeyd İçin İstedi. Fakat Ne Zeyneb Ne De Kardeşi Abdullah, Soylu Ve Hür Bir Kadının Azad Da Edilmiş Olsa Bir Köle İle Evlenme Teklifini Hoş Karşılamadılar. İkisi De Dayızadeleri Olan Allah'ın Elçisine Böyle Birinin Kendileri İçin Uygun Olup Olmayacağını Sordular. Onlara Göre Eşraftan Birinin Kızı Azad Edilmiş Bir Köle İle Evlenemezdi. Zeyneb Daha Da İleri Giderek Kendisinin Böyle Biri İle Evlenemeyeceğini Söylüyordu.

Rasûlüllah, Zeyd'in İslâm'daki Ve Kendi Yanındaki Değerini Onlara Anlatıp Onun Ana Ve Baba Tarafından Da Soylu Bir Kimse Olduğunu Söyledi. Ancak Onlar, Allah Elçisine Olan Derin Sevgi Ve Muhabbetlerine Ve Ona İtaat Etme Konusunda Son Derece Titiz Davranmalarına Rağmen, Bu Evliliğin Gerçekleşmesini İstemiyorlardı. Bunun Üzerine; "Âllah Ve Rasûlü Bir İşe Karar Verip Hükmettiği Zaman, Mü'min Bir Erkekle, Mü'min Bir Kadın İçin İşlerinde Muhayyerlik (Seçme Hakları) Yoktur. Kim, Allah Ve Rasûlüne İsyan Ederse, Muhakkak Ki O, Apaçık Bir Sapıklık Etmiş Olur." (Ahzâb, 33/36)

 

Bu Evliliğin Mühim Bir Hikmeti

Cenâb-I Hakkın Emriyle, Peygamber Efendimiz (A.S.M.) İle Hz. Zeynep Arasında Kurulan Bu Evliliğin Ehemmiyetli Bir Şer'i Hükmü Olduğu Gibi, Bütün Mü'minleri İlgilendiren Bir Hikmet Ve Fayda Tarafı Da Vardı. Bu Da Konu İle İlgili Gelen Vahyin: "Tâ Ki, Evlâtlıklarını, Kendilerinden Alâkalarını Kestikleri Zevcelerini Almakta Mü'minler Üzerine Günah Olmasın." Meâlindeki Kısmında Beyan Buyurulmuştur.

Çünkü, Cahiliyye Devrinde, Bir Kimse Birisini Evlât Edindiği Zaman, Halk, Evlâtlığı, Onun Adıyla Anar Ve Evlâtlık, Öz Evlât Gibi O Kimsenin Mirasından Faydalanırdı. Haliyle Bu İnanca Göre, Evlâtlığın Boşadığı Kadını, Onu Evlât Edinen Kimse Alamazdı, Bu Haramdı.

İşte, Peygamber Efendimizin, Allah Teâlânın Emrine Uyarak, Hz. Zeynep'i Zevceliğe Almasıyla Cahiliyye Devrinin Bu İnanç Ve Âdetinin Bâtıl Olduğunu Ortaya Kondu. Böyle Bir Durumda Mü'minler İçin De Vebâl Ve Günahın Söz Konusu Olamayacağı Belirtildi.

 

Kafirlerin Ve Münafıkların Dedikoduları Dünde  Bugün de Sürmektedir

Peygamber Efendimiz (A.S.M.) Hz. Zeynep'le Evlenince, Her Meselede Fırsat Kollayıp, Müslümanlar Arasında Fitne Ve Fesatı Çıkarmaya Can Atan Münafıklar, Bu Meselede De İleri Geri Konuşmaya Başladılar. Cahiliyye Devri İnancına Göre, Evlâtlığın Boşadığı Karısını Almayı Haram Sayıp, Bunu Resûl-İ Ekrem Efendimiz (A.S.M.) Aleyhinde Dedikodu Vesilesi Yapıp, "Muhammed, Evlâdın Karısıyla Evlenmeyi Haram Kıldı. Kendisi İse Oğlu Zeyd'in Boşadığı Karısıyla Evlendi." Diyerek Yaygaraya Başladılar.( Ahzab, 4 Ve 5. Ayeti Kerimelerle  Bu Cahiliye Örf Ve Adeti Kaldırıldı) Gelen Vahiy Bu Hususa Da Açık Bir Şekilde Şöyle Cevap Veriyordu.

"Muhammed Hiçbirinizin Babası Değildir; O Allah'ın Resûlüdür Ve Peygamberlerin Sonuncudur. Allah İse Her Şeyi Hakkıyla Bilir." (Ahzab Sûresi, 40. Ayeti Kerime) Kendisine Muhammed Oğlu Zeyd Derlerdi, Âyet Gelince Kendi Babasına Nisbet Ederek Hârise Oğlu Zeyd Dediler.

 

Peygamberlerin, Ümmetlerine Bir Baba Gibi Nazar Ve Hitapları Risâlet Vazifesi İtibariyledir, Beşeri Şahsiyetleri İtibariyle Değildir. Bu Bakımdan, Elbette Onlardan Zevce Almanın Uygun Olmayacağından Bahsedilemez. Kur'ân-I Kerim, Zihinlerde Bu Hususta Uyanacak Herhangi Bir İstifhamı Bertaraf Etmek Maksadıyla, Meâlini Aldığımız Son Âyet-İ Kerime İle Mânen Şöyle Demektedir: "Peygamber Rahmeti İlâhiye Hesabıyla Size Şefkat Eder, Pederâne Muâmele Eder Ve Risâlet Namına Siz Onun Evlâdı Gibisiniz. Fakat Şahsiyeti İnsaniye İtibariyle Pederiniz Değildir Ki, Sizden Zevce Alması Münasip Düşmesin! Ve Sizlere 'Oğlum' Dese, Ahkâmı Şeriat İtibariyle Siz Onun Evlâdı Olamazsınız!"  (Risale-i Nur Mektûbat, S. 28-29. Sayfa.)

 

Böyle Bir Çok Cihetlerden Hikmetleri Bulunan Ve Hayırlara Vesile Olan Bu Pâk Ve Nezih Evliliğe Toz Kondurmak Ve Bununla Da Resûl-İ Kibriyâ Efendimizin Yüce Şahsiyetine Gölge Düşürmek Niyetiyle Çırpınıp Duranların, Hüsni Niyetten Ne Kadar Uzak Ve Maksadı Hareket Ettikleri, Elbette Ki, Bu İzahlarımız Neticesinde, Basiret Ve Feraset Sahibi Mü'minlerin Gözünden Kaçmaz.

 

Dipnotlar:

 

1. Tabakât, 8:101.

2. A.G.E., 8:101; Tirmizî, Sünen, 5:354; İbn-İ Kesir, Tefsir, 3:491.

3. Ahzab Sûresi, 37-38.

4. Cahiliyye Devrinin Bu Evlâd Edinme Âdeti Kur'ân-I Kerîmin Şu Mealdeki Âyet-İ Kelimeleriyle Ortadan Kaldırılmıştır. '... Allah Evlâtlıklarınızı, Oğullarınız Hükmünde Kılmamıştır. Bunlar Sizin Ağızlarınızdaki Mânâsız Bir Sözden İbarettir. Allah İse Hakkı Bildiriyor Ve Kullarını Doğru Yola İletiyor.

"Onları Kendi Babalarına Nisbet Edin; Allah Katında Doğru Olan Budur. Eğer Babalarının Kim Olduğunu Bilmiyorsanız, Zâten Onlar Sizin Din Kardeşleriniz Ve Dostlarınızdır. Bu Hususta Unutarak Veya Bilmeyerek Yaptığınız Hatadan Dolayı Sizin İçin Bir Günah Yoktur; Siz Ancak Kasten Yaptıklarınızdan Mes'ulsünüz. Allah İse Çok Bağışlayıcı, Çok Merhamet Edicidir." (Ahzab, 33/4-5.)

5. Tirmizî, Sünen, 5:352.

6. Ahzab Sûresi, 40.

7. Mektûbat, S. 28-29.

8. Müslim, 2:1051.

 

Soru : İslam'da Düşünce Özgürlüğü Ve Hz. Zeyneb'in Hz. Zeyd İle Evliliği Konusunu Açıklar Mısınız?

 

İnsan Kuldur. Allah İnsanın Yaratıcısı Ve Dinin Göndericisidir. Bu İnsanı Yaratan Allah, Onun Gerek Ferdi Gerek İçtimai Hayatta Hangi Kurallara Göre Yaşayacağını Elbette İnsandan Daha İyi Bilmektedir. Bunun İçin İbadetler Başta Olmak Üzere Temel Konularda Kurallar Ve Hükümler Koymuştur. Bu Hükümlere Uymak İnsanın Vaizfesidir. Çünkü Bu Hüküm Ve Emirler Yaratıcının Emridir.

 

Dini Emirlere Mutlak İtaat Gerekir. İnsan Ancak Bu Şekilde Bir Dinin Müntesibi Olur. Ancak İslam İnsanın Bir Çok Alanda Kendi Aklına Göre Yaşamasını Kendi Kararlarını Almasını, Aklını Kullanmasını Öngörmüştür. Temel Bazı Konular Dışında Bir Çok Meselesini Akla Havale Etmiştir. İslam Peygamberi (Asm) Dünya İşlerinde Çoğu Zaman Ashabıyla İstişare Etmiş. Mesleğinin Erbabı Olan Kişilerin Bilgisine Müracaat Etmiş "Siz Dünya İşlerini Benden Daha İyi Bilirsiniz Demiştir." Buyurmuştur. İslam Dinindeki Farklı Mezheb, Meşreb Ve Ekollerin Olması Ve İslam Âlimlerinin Bir Zaman Bütün İlimlerde En İleri Seviyelere Ulaşmaları Düşünce Özgürlüğünün Ürünüdür.

 

İslam'da Düşünce Özgürlüğünün Olmadığını İddia Edenler Allah'ın Emirlerine İtiraz Edilememesini Öne Sürmektedirler. Bu İtiraz Ahzab Sûresinden 36. Âyet-İ Kerîmesinde Belirtilen, “Allah Ve Resûlü Bir İşe Hüküm Verdiği Zaman, İnanmış Bir Erkek Ve Kadına O İşi Kendi İsteklerine Göre Seçme Hakkı Yoktur. Her Kim Allah Ve Resûlüne Karşı Gelirse, Apaçık Bir Sapıklığa Düşmüş Olur.” Hz. Zeyneb'in Hz. Zeyd İle Nikahlanmasının Âyetle Emredilmesine Karşıdır. Âyetteki, Hz. Zeyneb'in Hz Zeyd'le Evlenmesinde Hz. Zeyneb'e Seçim Hakkı Bırakılmadığı Konusuna İtiraz Edilmiştir. Çok Fazla Sürmeyen Bu Evliliğin Büyük Hikmetleri Vardır. Peygamberimiz (Asm)'İn Ve Ashabının Hayatı Daha Sonraki Gelecek Müslümanlar İçin Bir Modeldir. Bu Hikmetle Bir Çok Olayın Aslı O Zaman Yaşanmıştır. Vahiyle Yapılması Emredilen Bu Evliliğinde, Yanlış Olan Cahiliye Âdetlerinden Birisini Kaldırmaya Yönelik Olma Hikmeti Vardır. Bir Seneden Fazla Devam Etmeyen Evlilikte Hz. Zeynebin Hz. Zeyd'den Ayrılmak İstediğinde Ayrılmasına İzin Verilmesi, Mutlak Bir Zorlamanın Olmadığını Gösterir.

 

Bilindiği Gibi Allah Elçisinin En Önemli Tebliğ Metotlarından Biri De Allah Tarafından Gelen Emir Ve Yasakları Önce Kendisinde Uygulaması, Şayet Bunları Kendi Şahsında Uygulama İmkânı Yoksa Veya Böyle Bir İmkân Bulamamışsa, O Emir Ve Yasakları En Yakın Akrabasında Uygulaması İdi. Zira O, İnsanları Bir Tarağın Dişleri Gibi Eşit Kabul Ediyordu. (Yani İddia Edildiği Gibi İslam Kölelik Ve Cariyeliği Getirmedi Aksine Kaldırdı İştima-i Hayatta ki Uygulamalarda da Herkesi Musavi Gördü.)Ona Göre, Allah Korkusu Ve Takvadan Başka Hiç Bir Faktör İnsanlara Ayrıcalık Getirmemeliydi. Nitekim Kur'ân Bu Konuda; "Allah Katında En Şerefliniz, Takvaca En İleri Olanınızdır." (Hucurât, 49/13) Diyordu. Buna Göre Câhiliyye Döneminden Beri Devam Edip Gelen İmtiyazlı Sınıf Hakimiyeti Ortadan Kalkmalıydı. İslâm Toplumu, Eşitlik Ve Adalet Üzerine Kurulmalıydı. Bunun İçin De En Hassas Konulardan Biri Olan Evlilikle Bu İş Gerçekleşmeliydi. Zeyneb'in Evliliğinden Söz Edildiği Bir Günde Eski Ve Kötü Âdetin Kaldırılma Zamanının Geldiğine Hüküm Ederek Zeyneb'i Evlatlığı Zeyd İçin İstedi. Fakat Ne Zeyneb Ne De Kardeşi Abdullah, Soylu Ve Hür Bir Kadının Azad Da Edilmiş Olsa Bir Köle İle Evlenme Teklifini Hoş Karşılamadılar. İkisi De Dayızadeleri Olan Allah'ın Elçisine Böyle Birinin Kendileri İçin Uygun Olup Olmayacağını Sordular. Onlara Göre Eşraftan Birinin Kızı Azad Edilmiş Bir Köle İle Evlenemezdi. Zeyneb Daha Da İleri Giderek Kendisinin Böyle Biri İle Evlenemeyeceğini Söylüyordu.

Rasûlüllah, Zeyd'in İslâm'daki Ve Kendi Yanındaki Değerini Onlara Anlatıp Onun Ana Ve Baba Tarafından Da Soylu Bir Kimse Olduğunu Söyledi. Ancak Onlar, Allah Elçisine Olan Derin Sevgi Ve Muhabbetlerine Ve Ona İtaat Etme Konusunda Son Derece Titiz Davranmalarına Rağmen, Bu Evliliğin Gerçekleşmesini İstemiyorlardı. Bunun Üzerine; "Âllah Ve Rasûlü Bir İşe Karar Verip Hükmettiği Zaman, Mü'min Bir Erkekle, Mü'min Bir Kadın İçin İşlerinde Muhayyerlik (Seçme Hakları) Yoktur. Kim, Allah Ve Rasûlüne İsyan Ederse, Muhakkak Ki O, Apaçık Bir Sapıklık Etmiş Olur." (Ahzâb, 33/36) Âyet-İ Kerimesi Nâzil Oldu.

Bunun Üzerine Zeyneb, Allah Ve Rasulünün Emrine İtaat Etmek İçin Zeyd İle Olan Evliliğe Razı Oldu. Fakat Bu Evlilik Pek İyi İşleyen Bir Seyir Takib Etmedi. Bu Sebeple Ancak Bir Sene Kadar Devam Etti. Bununla Beraber, İslâm'ın Yerleştirmek İstediği Eşitlik Ve Adalet Anlayışı Artık Kök Salmış Ve Örnek Bulmuş Oluyordu. Hz Zeyd R.A Hz. Peygamber (Asm)'E Müracaatla Karısını Boşamak İstediğini Bildirdi. Rasûlüllah, Bu Durumdan Çok Müteessir Oldu. Çünkü Evlenmelerini Bizzat Kendisi İstemişti. Bu Sebeple Her Defasında "Âllah'tan Kork, Karını Boşama." (Ahzab, 33/37) Diyordu. Bununla Beraber Bu Evlilik Yürümedi Ve Zeyd, Karısını Boşamak Zorunda Kaldı. Böylece Zeyneb Binti Cahş Serbest Kalmış Oldu.

 

Aradan Bir Süre Geçtikten Sonra Bu Defa Sıra Başka Bir Kötü Âdedin Kaldırılmasına Gelmişti. Bu İse Evlatlıkların Hanımlarının Öz Evladın Hanımı Kabul Edilip Öz Gelin Muamelesine Tabi Tutulması İdi. Bu Sırada İslâm Hukukî Bakımından Evlatlık Müessesesini Temelden Değiştirmiş Ve Bir Kişinin Sadece Öz Babasına Nisbet Edilebileceğini İlkesini Getirmişti. Nitekim Kur'ân-I Kerîm'de Bu Anlamda Şöyle Denilmektedir: "Onları (Evlatlıklarınızı) Babalarının İsmiyle Çağırın. Bu, Allah Katında Daha Doğrudur. Eğer Babalarını Bilmiyorsanız O Halde (Onlar) Din Kardeşleriniz Ve Dostlarınızdır." (Ahzab, 33/5).

 

Bunun Üzerine Hz. Peygamber (Asm)'İn Evlatlığı Olan Zeyd De, Zeyd B. Hârise Diye Çağırılmaya Ve Daha Sonraki Nesillerce De Bu İsimle Anılmaya Başlandı (Ahmed B. Abdullah Et-Taberî, Es-Simtu's-Emin, 106). Zeyd, Hz. Peygamber (Asm)'İn Evlatlığı İdi. Buna Göre Onun Hanımı Olan Zeyneb De Rasûlüllah'ın Öz Gelini Değildi. Evlatlık Müessesesinin Kur'ân'ın Emri İle Kaldırılmasından Sonra Bunun Bir Kalıntısı Olan "Evlatlık Hanımlarının, Evlad Edinenler Tarafından Alınmayacağı" Anlayışının Da Kaldırılması Gerekiyordu. Uygulamadaki Prensibe Göre Bu Âdetin Kaldırılmasında En Uygun Durumda Olan İse Bu Defa Hz. Peygamber'di. Hz. Peygamber De Bunu Biliyordu. Ancak Ortaya Çıkacak Fitne Ve Dedikodular Onu Korkutuyordu. Ama İslâm'ın Getirdiği Bu Prensip, Kesinlikle Kendisi Üzerinde Uygulanacaktı. Nitekim Bu Husus Kur'ân'da Şöyle İfade Edilir:

"Âllah'ın Açığa Çıkarıcı Olduğu Şeyi Kalbinde Gizliyordun. Ve Halktan Korkuyordun. Halbuki Korkulmaya En Ziyade Layık Olan Allah'tır. Zeyd, O Kadından Alakasını Kesince Biz Onu Sana Zevce (Eş) Yaptık Ki, Mü'minlere Evlatlıklarının Kendilerinden Alakalarını Kestikleri (Boşadıkları) Zevcelerini Almakta Bir Müşkülat Olmasın. Allah'ın Emri Yerine Gelecektir." (Ahzab, 38/37)

Enes (R.A)'In Bildirdiğine Göre Zeyneb Boşanıp İddeti Bitince Rasûlüllah (Asm), Zeyd B. Hârise'ye Gidip, Zeyneb'i Kendisi İçin İstemesini Söylemiş. Başlangıçta Zeyd'e Zor Ve Ağır Gelen Bu Vazife, Zeyd Tarafından Yerine Getirilmiştir. Fakat Zeyneb Bu Konuda Allah'ın Emrini Beklediğini Söyledi. Bunun Üzerine Yukarıda Temas Edilen Âyet-İ Kerime Nâzil Oldu. Bir Rivayete Göre Zeyneb'in İlk Adı "Berre" İdi. Hz. Peygamber (Asm) Bundan Böyle İsminin Zeyneb Olduğunu Söyleyerek Onun İsmini Değiştirir. Bundan Sonra Hep Zeyneb Olarak Anıldı (İbn Abdi'l-Berr, El-İstiâb, IV/306-307).

 

Kur'ân Âyeti İle Meydana Gelen Bu Evlilik, Câhiliyye Döneminin Kötü Bir Âdetini Daha Ortadan Kaldırmış Oluyordu. Böylece Hz. Peygamber (Asm), Hem Zeyneb'in Hem De Akrabalarının İlk Arzuları Doğrultusunda Onunla Nikahlandı.

 

Hz. Peygamber (Asm) Zeyneb'le Evlenince Münafıklar Dedikodu Yapmaya Başladılar. Onlar, İşi O Kadar İleriye Götürdüler Ki, "Muhammed Oğlun Karısının Babaya Haram Olduğunu Bildiği Halde Kendisi Oğlunun Hanımını Nikahladı." Dediler. Bunun Üzerine Allah Teâlâ Ahzab Süresinin Kırkıncı Âyetini İndirdi. Burada Meâlen: "Muhammed, Erkeklerinizden Birinin Babası Değildir. Fakat O, Allah'ın Rasûlü Ve Peygamberlerin Sonuncusudur." (Ahzab, 33/40)

Denilmektedir. Kur'ân-I Kerîm'in Yapmak İstediği Islâh, İslâm'ın Bu Defa Evlilik Yasakları Mevzuunda, Evlad Edinilmiş (Evlatlık) İle Öz Evladı Aynı Gören Âdet Hakkında İdi. Bir Şahsın Evlatlığından Boşanan Veya Dul Kalan Kadını, Ebedî Olarak Böyle Bir Baba İle Evlenemiyordu. Bu Âdet O Kadar Köklü Bir Şekilde Yerleşmişti Ki, Müslümanlar Arasında Bile Hiç Kimse Böyle Bir Evliliği Düşünemezdi.

 

Gerçekten, Bu Kadar Basit Ve Bazı Reformların Yapılmasına Yönelik Olan Bu İzdivacı, Bilhassa İslâm Düşmanları Ve Batı'nın Müteassıb Yazarları Dillerine Dolayarak Bu Konuda Çeşitli Senaryolar Hazırladılar. Buna Göre, Hz. Peygamber (Asm), Zeyd'in Evde Bulunmadığı Bir Sırada Onu Aramaya Gelmiş, Evde Zeyneb'i Görmüş Ve Ona Hayran Olmuştur. Bunun Üzerine Zeyd, Hanımını Boşamıştır. Bu Şekilde Düşünenlerin Tamamının Gözden Kaçırdıkları Bazı Önemli Noktalar Bulunmaktadır. Öyle Anlaşılıyor Ki, Bu Noktaları Bilmeyerek Değil, Kasıtlı Olarak Gözden Uzak Tutmaya Çalışmışlardır. Bunlar, Zeyneb'in Hz. Peygamber (Asm)'İn Yakın Akrabası Olduğunu, Onun Medine'ye Hicret Eden İlk Müslümanlar Arasında Bulunduğunu, Rasûl-İ Ekrem'in Zeyd İle Evlenmeden Önce Rasûlüllah'a Varmak İstediğini Kabul Ediyorlar. Sonra Da İlk Münafıkların Yaptığı Gibi İftirada Bulunmaktan Da Çekinmiyorlar.

Şayet Hz. Peygamber (Asm), Zeyneb'i Almaya İstekli Olsaydı, Onu Bakire İken Almasına Kim Mani Olabilirdi? Acaba Hz. Peygamber Daha Önce Halasının Kızı Olan Zeyneb'i Görmemiş Miydi? Bunu Söylemeye İmkân Var Mıdır? Hz. Peygamberin Zeyneb'le Olan Evliliğinden Önce Kadınlar Tesettüre (Örtünmeye) Riayet Etmiyorlardı. Çünkü Bu Dönemde Tesettürle İlgili Emirler Henüz Gelmemişti. Zeyneb'in Gerek Zeyd, Gerekse Hz. Peygamber İle Evlenmesi Hicâb (Örtünme) Âyetlerinden Önce İdi. Buharî Ve Diğer Sahih Hadis Kaynaklarında Hicâb Âyetinin İnmesi İle İlgili Bilgiler Bulunmaktadır. Buna Göre Bunların İnmesi, Hz. Peygamber (Asm)'İn Zeyneb'le Evlenmesinden Sonra Olmuştur [Bu Konuda Daha Geniş Bilgi İçin Bk. Buharî, Tefsiru'l-Kur'ân (33) 8; Kazıcı, A.G.E., 239-241].

Tamamen Hayal Mahsûlü Olan Ve Münafıkların Dedikodusu Sebebiyle Ortalığa Yayılan Fitneden Dolayı, Bu İzdivaçla İlgili Olarak Müsteşrik Ve Misyonerler Büyük Bir Faaliyetin İçine Girmişlerdir. Bu Konuda Bir Piyes Yazanlardan Biri Woltaire'dir. Woltaire, Tarihî Gerçeklerle Taban Tabana Zıt Olan Piyesi Yazarken Papadan İltifat Görmüştü. Daha Önce Afaroz Edilmişken Yazdığı Bu Tiyatro Eseri Üzerine Papa Tarafından "Oğlum Voltaire..." Diye Başlayan Bir Mektup Alarak İltifata Nail Olmuştur (Bu Piyes Hakkında Daha Geniş Bilgi İçin Bk. Zekai Konrapa, Peygamberimiz, İslâm Dini Ve Aşere-İ Mübeşere, İstanbul 1963, 485-487).

Dinsizliği Kabul Ettiği Bildirilen Bu Adam, Sadece İslâm'a Hücum Ettiği İçin Papa Tarafından Affedilmekle Kalmamış, Aynı Zamanda Da Papanın "Oğlum" Hitabına Mazhar Olmuştur. Gerçekte Normal Bir Evlilik Olan Bu İzdivaç, Bilhassa İslâm Düşmanları Tarafından Devamlı Olarak Gündemde Tutulmaya Çalışılmıştır. Bunun Sebebi De Herhalde Dinî Taassub Olsa Gerektir.

Hz. Peygamber (Asm) İle Evlendiği Zaman Otuz Beş Yaşında Bulunan Zeyneb Binti Cahş'ın Düğününde Rasûlüllah, Büyük Bir Ziyafet Vermişti. Hicretin Beşinci Yılında Meydana Gelen Bu İzdivacın, Üçüncü Yılda Olduğunu Söyleyenler Olmuşsa Da Bu Görüş Pek Doğru Kabul Edilmemektedir. Çünkü Hicâb Âyeti Bu Evlilikten Sonra İnmişti.

Hz. Zeyneb, Rasûlüllah'ın Diğer Hanımlarına Karşı Övünür Ve "Sizi Peygamberle Aileleriniz Evlendirdi. Halbuki Beni Yedi Kat Göklerin Üstünden Yüce Allah Evlendirdi." Diyordu. İbn Kesir'in Naklettiği Bir Habere Göre Zeyneb, Hz. Peygambere "Diğer Hanımlarının Sana Karşı Nazlanamayacağı Üç Şeyle Nazlanabilirim." Demiş. Bunlar:

1. Senin Dedenle Benim Dedem Aynı Kişi (Abdülmuttâlib)Dir.

2. Beni Sana Nikâhlayan Allah'tır.

3. Aradaki Elçi Cebrail Aleyhisselâmdır (İbn Kesir, El-Bidaye Ve'n Nihaye, IV, 148).

 

Soru: Evlatlıklarının Eşlerinin Boşanmasından Sonra Onlarla Evlenilebileceğini Göstermek İçin Neden İlla Ki Uygulamalı Olması İcap Etmiştir?

 

- Bu Konu, Cahiliye Dönemimde Son Derece Yaygın Bir Kanaatti. Eskiden Beri Toplumda Yer Alan Bir İnancın Ortadan Kaldırılması Oldukça Zordur. İçki Yasağının Dört Safhada Ancak Tamamen Yasaklanmış Olması Bunun Göstergesidir.  Böyle Bir İnancın Yanlışlığını Ortaya Koymak İçin, Bizzat Hz. Peygamber (Asm)’İn Şahsında Uygulaması En Kestirme Bir Yol Ve En İnandırıcı Bir Düzenlemedir.

 

- Bu Arada, Hz. Peygamber (Asm) İçin De Çok Zor Bir İmtihan Olmuştur. O Da Bir Sınav Vermiş, Bütün Zerrelerine Kadar Böyle Bir Uygulamadan Çekindiği Halde, Allah’ın Emri Karşısında Boyun Eğmek Zorunda Kalmıştır. “Büyüklerin İmtihanı Da Büyük Olur.” Sözü, Herhâlde Bu Gibi İmtihanlar İçin Söylenmiştir.

 

- Allah’ın Hikmeti, Bu Uygulama İle Bir Yandan Yeni Bir Hüküm Ortaya Konmuş, Diğer Taraftan Hz. Muhammed (Asm)’İn Peygamberliğini Pekiştirmeyi Hedeflemiştir. Nitekim, Bu Durum O Zaman Hemen Fark Edilmiş Ve Hz. Aişe

 

“Eğer Hz. Peygamber (Asm) Kur’an’dan Bir Şey Gizleseydi, (Konuyla İlgili) Bu Ayeti Gizlerdi.”

 

Demiştir. Hz. Enes Ve Daha Başka Sahabilerden De Bu Konuya Dikkat Çekenler Olmuştur. Daha Sonraki Alimler De Bu Hususu, Hz. Muhammed (Asm)'İn Peygamberliğinin Açık Bir Delili Olarak Görmüşlerdir.